)47(

672 56 6
                                    

"Yekta," Diyerek ardından dudaklarımın arasından kaçan kıkırtıya engel olamadım. Başını boynuma gömmüş, beni huylandırarak güldürüyordu. "Bak gelirler şimdi." Diye ekledim.

"Çok güzelsin." Dedi ve arkamdan belime sarıldı. Abisinin evinin önünde Hayat ve Emir'i bekliyorduk ve beklediğimiz süre içinde de Yekta benimle uğraşmayı seçmişti.

"Ben yerimde duruyorum ama bak sana bir şey yapmıyorum. Üstelik kapı açık görmüyor musun?" Diye sordum ve kollarının arasında ona döndüm. Kaşlarını hafifçe çattı ve bana bakarak konuştu. "Dün barıştığımızda kollarını benden ayırmayan da sendin, unuttun mu? Buna ne diyorduk; özlemek!"

Konuşmasından sonra kollarını benden çekerek bir adım geriye çekildi. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "Şaka yaptım hayatım gel buraya!" Diyerek yakasından tutarak onu kendime doğru çektim ve tekrar konuştum. "Yanımdasın ama özlüyorum. İki gündür nasıl bir yokluk çektiysem artık!"

Geriye çekilirken suratını asmıştı fakat şimdi dudakları kıvrılmıştı. "Fena mı işte, daha çok değer bildik." Dedi.

Aslında ben de onu terk edip, dinlemeyerek ve kendimi ondan uzak tutarak daha uzun süreli yaşatmıştım bunu ikimize. "Biz zaten değer biliyorduk!" Dedim ve dudağının sınır çizgisini öptüm.

"Çocuklar hazır." Arkamdan gelen yabancı bir kadının sesiyle gözlerimi kapattım. Şimdi mi gelinir ya!

"Lili!" Diye Hayat'ın heyecanlı sesini duyunca hemen arkamı dönerek hem Emir'e hem de bizim minik kıza gülümsedim. "Minik sevgilim!" Diyerek Hayat'ın atkısının izin verdiği kadarıyla yanağını öptüm. Ardından da Emir'in saçlarını okşadım. Bu iki çocuğa bayılıyorum. Üstelik annesi ve babasının evlilik yıl dönümü olduğu için onlar ufak bir tatile çıkacaklardı ve çocuklar da bizde kalacaklar. Yani Yekta ile evimizi bu iki melekle paylaşacağız.

Arabaya geçmeden önce Yekta eğilerek kulağıma doğru mırıldandı. "Minik sevgilim, ha? O kelimeyi karşıma geçip de bana söylediğini hatırlamıyorum."

"Kıskanma bebeğim." Dedim ve gülümsedim ona. Gözlerini kıstı. "Bunu sen mi söylüyorsun?" Diyerek sordu ve bende dudaklarımı bükerek ona baktım.

Eve geçmeden önce manavdan birkaç meyve aldık ve ardından da markete girdik. Emir ve Yekta bir şeyler bakarken ben ve Hayat ise çikolatalara bakıyorduk. "Ne istiyorsan onu alabilirsin." Dedim ve göz kırptım.

Parmakları arasında iki tane çikolata tuttu ama aklı diğerinde de kaldı belli. Onun seçtiği tüm çikolataları -hem Emir'e hem ona- alırken önünde diz çöktüm. "Bak canım, bunları alacağız ama hepsini bir günde yemek yok. Sağlığına zararlı. Yiyemediğini sizin eve götürürüz." O çok akıllı bir kız. Bazen ona anlatmakta güçlük çeksem de çabuk kavrayabiliyor.

Hayat başını salladıktan sonra gözleri bir noktaya takılı kaldı ve bakışlarını oradan çekmedi. "Hayat?" Dedim ve elimi gözünün önünde salladım. Sonra baktığı yere bakınca şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Hayat'ın ilgisini onun yaşlarında bir erkek çocuğu çekmişti.

Küçük çocuk buna elini sallayıp gülünce Hayat'ta gülümsedi. "Hadi kardeş kardeş el sallayın." Diye mırıldandım. Hayat küçük kaşlarını çatarak bana baktı. E ama kardeşe mi bozuldu bu?

"Ne oluyor burada?" Başımızda beliren Yekta ile çöktüğüm yerden kalktım. "Evet, ne oluyor burada?" Diyerek amcasını tekrar etti Emir.

"Bir şey olduğu yok, sadece çikolatalara bakıyorduk." Dedim ve bakışlarım tekrar Hayat'a döndü. Şimdi de o çocuğa el sallıyordu ve o erkek çocuk yanında ki kadının elinden tutup onu götürmesine rağmen o  hala daha arkasını dönmüş bizim kıza bakıyordu.

Terk Edilenler Durağı Where stories live. Discover now