)59(

447 31 9
                                    

İdil'in Anlatımıyla:

Efe'nin, Begüm'ü sevdiğini öğrendiğim zaman şaşırmıştım. Kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Çünkü bu zamana kadar konusu olmadığı gibi buraya geldiğimizde de Begüm bana hiçbir şey söylememişti. Bugün birlikte yürüyüşe çıkarken konuşacakları bir konu yüzünden yanımdan ayrılmışlardı fakat ben bundan hiçbir anlam çıkarmamış ve onlar arkadaşlar, elbet konuşacak bir konuları vardır diye düşünmüştüm.

İkisi yan yana gelince yakışıyorlardı fakat ben bir kere Emre ve Begüm'ü -Emre'yi gerçek anlamıyla tanımadan- dış görünüşüyle yakıştırınca bunun pişmanlığını Emre'nin yaptıklarını ölçüp biçtikten sonra yaşamıştım.

Emre'nin yetimhanede büyümesi, Yekta'nın arkadaşı olması gibi sebepler ile Begüm'e yaptığı şeyi ilk öğrendiğimde bunu Begüm'e neden yaptığını bilmeden böyle sert bir şekilde yargılayamamıştım fakat yine de Begüm'ün destekçisi olmuştum. Begüm dostum, kardeşimdi fakat herhangi bir kız olsaydı da ben yine destek olurdum.

Yekta öğrendiğinde tepkisini düşünmek beni oldukça korkutuyor. Emre ile bir geçmişi olsa da Begüm için bir kırmızı çizgisi vardı Yekta ve Uraz'ın. Çıldıracakları nokta, Begüm'ün duygularını bile bile, sessiz ve sinsi bir şekilde bizim yaralı olan kız kardeşimizi kandırması, bunu bir kadına yapma cesaretinde bulunmasıydı.

Bu olayı Yekta veya Uraz'a ben söylemeyeceğim. Benim haddime düşen bir şey değil. Begüm'ü her şekilde ve her şeye karşı korur, savunurum fakat kardeşler arasına girmek isteyebikeceğim son şey bile değil. Begüm, Emre'den bir intikam almak isteseydi veya Emre'nin yaptığına kafayı taksaydı zaten hemen Yekta ve Uraz'a olayı anlatırdı ve Yekta ve Uraz'da olayı kendi bildikleri ve Emre'nin tadabileceği en ağrılı bir yöntemle hallederdi.

Ama Begüm ayrı bir huzursuzluğun çıkmasındansa sessiz kalmayı tercih ediyor.

Yemek masasına oturduğumuzdan beri dikkat edebildiğim tek nokta; Efe ve Begüm olmuştu. Begüm'ü tanıyor olmama rağmen Efe ve onu düşündükçe kendimi bir tuhaf hissediyorum. Bu masadaki insanlarla en son tanışmış kişi olmam bunu hissetmemin en doğal sebebiydi.

Efe, oldukça nazik ve efendi bir adama benziyor. Masada ki herkese karşı kibar ve her konuda ne söyleyeceğini bilen biri gibi. Onun hakkında söyleyebileceğim veya deşinebileceklerim bu kadar. Zaten düzgün birisi olmasaydı, Yekta ve Uraz onun Begüm'e karşı olan hislerini böyle gün yüzünde tutmazdı.

Begüm'ün, Efe ile göz göze geldikçe yanakları hafiften pembeleşiyor, bu ona çok tatlı bir hava katıyor ve gözlerini bir an önce kaçırıyordu ondan. Begüm herhangi bir konuda bir şey söylerken, Efe'nin dikkatle onu dinlemesi çok hoştu. Begüm konuştukça sadece ilgisini ona veriyordu, konuşma özelliği sadece Begüm'ünmüş gibi ve öyle bir bakıyor ki Begüm'e, dünya üzerinde eşi benzeri yokmuş gibi.

"Yemeğini neden yemiyorsun?" Yekta'nın çatık kaşlarıyla sorduğu soruyla öncelikle bakışlarım tabağıma indi. Tabağımda ki her şeyi çatal bıçakla parçalamış ve bunun ötesine geçmemiştim.

"İştahım kaçtı." Dedim kısık bir ses tonuyla. Çünkü masada fiziği harika olan iki kadın varken ben karşılarında kıtlıktan çıkmış gibi yemek yiyemem!

"Bu numarayı ancak başkasına yutturursun yavrum." Yekta'nın alaylı ses tonuyla bir an dudaklarım kıvrılsa da çabucak toparlandım ve ciddiyetle ona baktım. "Yalnız ben çok ciddiyim, Yekta."

"Kafanı taktığın şeyi biliyorum. Düşüncelerini bir kenara bırakıp, tabağındakileri bitirmelisin. Ayrıca bu konu hakkında benim düşüncelerimi de biliyorsun." Cümlesinin sonunda göz kırpmış olması fikrimi değiştireceğim anlamına gelmiyor.

Terk Edilenler Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin