)4(

3.3K 202 17
                                    

Öfkeden sağa sola gidiyor, içinde oluşan anlamlandıramadığı hisleri ezmek istercesine zemine ayaklarını daha da kuvvetli basıyordu. Kafasını arada sırada gökyüzüne çeviriyor, gözlerini kapatarak sakinleşmek adına derin derin nefesler çekiyordu içine. Az sonra, dedi içinden... Az sonra o gerizekalıya hesap soracaksın.

Dakikalardır içinde tuttuğu öfkesi, hemen kaldırımın dibinde duran kırmızı arabayla tekrar gün yüzüne çıktı ve birkaç saniye sonra arabadan inen arkadaşına çevirdi bakışlarını. Uraz yorgun bakışlarını Yekta'ya çevirirken boğazını temizledi ve az sonra çıkacak olan tartışmaya kendini hazırlayarak yolun ortasından kaldırıma -biricik dostunun yanına- adımladı.

Sabırsızca ayağını yere vurarak mırıldandı Uraz. "Sabahın köründe beni neden buraya diktiğini öğrenebilir miyim Yekta Bey?"

Yekta az sonra yükselecek sesine nazaran sakin bir tonda mırıldandı. "Saat on iki oldu it."

"Bana göre çok erken bir saat abi. Geceleri seni arayıp, arkanı temizledikten sonra uykumu almam böyle mümkün oluyor." Ne kadar sistemli çıksa da ses tonu kardeşi olarak gördüğü iki insandan birisi tam karşısında duruyordu ve onun için elinden gelen her şeyi yapardı.

"Uzatma kardeşim. Şimdi sana soracağım sorulara cevap ver. Yukarıda," Diyerek evini gösterdi Yekta. "O kızın ne işi var?"

Yekta sakindi görünüyordu fakat her an patlamaya hazırdı.

'Hangi kızın?' Diye düşünmeye başladı Uraz. Başı zonkluyor, yorgun bir halde ne yaptığını hatırlamaya çalışıyordu ki birkaç saniye sonra şaşkınlıkla Yekta'ya döndü. "Ha şu durakta ki kızdan mı bahsediyorsun? Neydi adı i harfi ile başlıyordu ama... İrem mi... İdil miydi yoks-"

Daha cümlesini toparlamadan Yekta sinirle sesini yükseltti. "Evet, o! İdil denilen kızı nasıl benim evime getirirsin? Tanımadığın bir kızı nasıl benimle birlikte bırakırsın?"

Uraz kaşlarını çatarak karşısında ki öfkeli adama baktı. İyide onlar öyle kafa kafaya vermiş bir şekilde uyurken ve ikisine de seslenmesine rağmen uyanmazken gecenin bir vaktinde o genç kızı nasıl orada bırakabilirdi ki?

Üstelik o olaydan tamı tamına bir gün geçmişti ve Uraz'ın tanıdığı Yekta onu çoktan bu evden göndermesi gerekirdi. Onun için, tanımadığı hiçbir genç kız -ki bu kız oldukça savunmasız gözüküyordu- tam anlamıyla tanımadığı bir adamın evine rahatça girip çıkamaz, oluşabilecek bir saldırı riskine kendini atmayacaktı.

Üstelik Yekta'nın evi onun en özel alanıydı. En yakın iki dostu Begüm, Uraz ve birkaç istisna dışında birilerini evine almaktan hoşlanmazdı.

Kendini savunmak istercesine dudaklarını araladı. "Lan durakta kafa kafaya vermiş uyuyordunuz ben ne yapayım, kızı tek başına orada mı bıraksaydım? Uyandırmaya çalıştım, uyanmadınız! Gece gece o kızı orada bıraksaydım başına neler gelebileceğini tahmin ediyorsun herhalde. O kızı orada si-" Diyordu ki karşısında sert soluklarla öfkesine yenik düşmemeye çalışan Yekta lafını kesti.

"Tamam lan ayrıntıya girme!" Elini ensesine atarak bakışlarını ayaklarına indirdi. "Kızın gidecek hiçbir yeri yokmuş. Üstelik geçen gün şey oldu..." Yekta gözlerini devirerek devam edecekti ki Uraz iri iri açılmış gözleriyle önce davrandı. "Siktir lan, ne yaptın kıza?"

"Ben bir şey yapmadım oğlum. Kendi kendine düştü, bileğini incitti. Hastaneye götürdüm bende. 1 hafta üzerine basmayacakmış."

Uraz rahatladığını hissederek içine derin bir nefes çekti ve aklını kurcalayan soruyu sordu. "Ne yapacaksın şimdi?"

Terk Edilenler Durağı Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang