)58(

621 38 8
                                    

El eleydik. Huzurluyduk.

Bu anımız için şükür ederken hiç dinmemesi için de içimden dualar etmeye başladım. Yekta benim her şeyimdi. Bir aralar kimsem yoktu ve o, küçük ama çok güzel insanların olduğu ailesine beni de dahil etti. Onun sayesinde beni seven insanlara yeniden sahip olabildim.

Babam yoktu ama Yekta vardı. Babamın bıraktığı yerden hayatımı devam ettiren ve aşık olduğum adam vardı yanımda.

Birlikte ilerlerken, bakışlarım yürüdüğüm zeminde veya etrafımda ki nesnelerde değildi, tam olarak Yekta'nın yüzündeydi. İçimdekileri ona hissettirmek adına bakıyordum. Yekta beni anlardı. Ben kendimi anlamadığım zamanlar da bile beni çözer ve bir şekilde anlardı.

Gülümsedim. Bir tanem o.

"Bana öyle güzel bakıyorsun ki, herkesin ortasında durup öpmek istiyorum seni." Kurduğu bu cümleyle dudaklarım daha da geniş kıvrıldı.

Aklıma dizilerde ki görüntüler doluşmaya başladı. "Dizilerde ki gibi." Diye mırıldandım ve sonrasında yüzümü buruşturdum.  Dudaklarım huysuz ses tonumla kurduğum cümleyi duyması için aralandı. "Hiç güzel olmaz bir kere."

Kaşlarını çattı ve bana yandan bir bakış attı. Ben önüme bakmıyordum, beni de dikkatli bir şekilde ilerletiyordu. "Ne dedin sen, güzel olmaz mı?" Diye sordu hoşnutsuzca. Kurduğum güzel olmaz cümlesini tekrar duymak istemediğini belli eden gizli bir tehditle söylemişti bunu.

Başımı hafifçe yukarıya kaldırdım ve kararlılığımı sürdürdüm. "Evet, güzel olmazdı."

Bana kısa bir bakış attıktan sonra hiçbir şekilde karşılık vermedi. Şimdi kaş çatma sırası bendeydi. Nedenini sormamıştı! Elimi tuttuğu elini tüm gücümle sıktım ve bana bakmasını sağladım. "Neden nedenini sormuyorsun?"

"Güzel bulmadığın zaten huzurumu alt üst etti. Nedenini bu yüzden sormuyorum." Ben trip atmaya çalışmıştım fakat benim koca bebeğim trip atanın kendisi olmasını seçmişti.

"Hayır, yine de söyleyeceğim. Yanlış anlama beni. Güzel olmazdı çünkü ben o an herkesin içinde senin sevgini hissedemezdim. Çok utanırdım." Sonra oyunda küsen küçük çocuklar gibi omuz silkerek konuşmama devam ettim. "Bizim her halimiz özel olsun istiyorum. Ben utanırdım ve beni öperken hissettiğim sevgini o an hiçbir saniyede bulamazdım."

Bizi aniden durdurdu. "Bunun için mi güzel bulmuyorsun yani?" Diye sordu. Benimle böyle konuları konuşurken ben kendimi tam açamayınca kafası karışıyor. Tıpkı otel odasında sabah beni öperken onu sorguya çekeceğim için onu durdurmamı bilmediği için rahatsız olduğumu düşünmüş ve kusura bakmamamı, bir daha olmayacağını söylemişti. Aslında çok zeki fakat benim için kafasının karışması hoşuma gitmiyor değil.

Ben onun öpücükleri olmadan uyanamam, kendime gelemem ve o gün hiç de iyi geçmez!

Ya ben kendimi ifade edemeseydim ve beni hiç öpmeme kararı almış olsaydı?

"Yekta, ben senin öpücüklerini seviyorum zaten, seni de çok seviyorum." Dedim ve hafiften yanaklarım kızardı. Herkesin içinde durmuş bu konuyu konuşuyorduk. "Mekanı ve zamanı da önemli. Evet çok güzel bir şey ama herkesin içinde olmasın. O ne öyle?"

Alnıma ufak bir öpücük kondurdu. "Buraya geldiğimizden beri bir şeyler oluyor ve aklıma hep en kötü olay yani senin benden rahatsız olduğun geliyor." Kendi aklına gelen düşünceyle kaşlarım çatıldı. Böyle düşünmemesi gerekirdi. "Cık. Hiç rahatsız olmadım. Hiç mi belli etmiyorum bunu? Yani ne bileyim, aklımın başından gittiğini anlamıyor musun, bakışlarımdan falan bir şeyler kapmıyor musun?" Diye sordum bu olayın tuhafıma gittiğini açık açık belli ederek.

Terk Edilenler Durağı Where stories live. Discover now