)24(

1.9K 135 53
                                    

Zil uzun uzun çalarken ben yatakta ne tarafa dönersem döneyim uykumdan tamamen arındırılmış ve son derecede şu zil sesinden rahatsız olmuştum. Kaşlarımı çatarak etrafa bakarken Yekta'nın hala daha uyuyor olmasını fark ederek onu rahatsız etmek istemediğimden sessizce odadan çıktım.

Bu saatte -ki saat öğlene geliyor- gelen kimse, oldukça aceleci bir şekilde hem zile basıyor hem de kapıya vuruyordu. Uraz ve Begüm'de anahtar vardı, onlar böyle bir şeyi yapmaz. Üzerimi kontrol ettikten sonra kapıya doğru ilerledim ve önce kapı deliğinden baktım.

Gözlerimi kırpıştırarak kimin olduğunu net bir şekilde anlamaya çalıştım. Yekta benim evde tek kalmamı veya mümkünse kapıyı bile açmamı istemiyordu. Çünkü bir kere Begüm'ün üvey abisi Serdar tarafından hiç hoş olmayan bir olayı yaşamıştık ve bu durumda da Yekta tedbirsizlik yapmak istemiyordu.

Karşımda bir kız vardı.

"Kim o?" Diye sordum kapıyı açmadan önce. "Benim, Elif." Deyince kaşlarımı çattım. Hani şu kapıda tanışıp kavga ettiğim ve Yekta'nın nesi olduğunu bilmediğim, onun konusunu açmadığı kızdı.

Üstelik en son gördüğümde saçları sarıydı ve şuan kahverengiye boyanmış olduğu için onu tanıyamamıştım. Yekta'nın beni uyarmasına rağmen, karşımda ki kız daha fazla ses yapmasın diye kapıyı -sadece benim gözükebileceğim şekilde- araladım. "Selam." Dedi ve bakışları bir süre pijamalarımda gezindi.

Ona hiçbir cevap vermedim.

"Uyuyor muydun? Yekta da içeri de mi?"

Çattığım kaşlarımı hiç düzeltmeden ona bakmaya devam ettim. "Biz uyuyorduk, sen neden geldin?" Uzun zaman sonra onu görmem nedense hiç de hayıra yorulacak gibi durmuyor. "Ben seninle konuşmaya geldim. Sana bir şeyler anlatmak istedim."

Nedense sana güvenmiyorum.

Elimde olmadan esnedim ve parmaklarımla ağzımı kapatırken, "Dinliyorum." Diye mırıldandım. "Yekta hakkında konuşucaktım. Uyuduğundan emin misin?"

Yekta hakkında bana ne söyleyebilir ki?

"Ne söyleyeceksen çabuk söyle." Bir süre bana baktı. Derin bir nefes aldı ve apartmanı gösterdi. "Burada mı?"
Elimi pijamamın cebine soktum. "Yekta bu eve herkesin girmesini istemiyor, pek misafirimiz olmaz bizim." Ki seni kolay kolay misafir olarak da almam bu eve.

"Bak, ben seni uyarmak için geldim. Yekta göründüğü gibi birisi değil. Sakın ona kapılma. Onu yıllardır tanıyorum ve bizim bir ilişkimiz vardı. Mutluyduk, çok seviyorduk falan... Biz ayrılmayız diye düşündük, hani Yekta'nın bir merhameti varya, işte o beni bırakmaz diye hissetmiştim ama ayrıldıktan sonra suratıma bile bakmadı. Beni çok kırdı, çok incitti... İdil, sen sakın onun oyunlarına daha fazla gelme. Yalanlarına da inanma! Beni senin yanına yaklaştırmıyor, bunlar yüzünden."

Söylediklerinden sonra bedenimde büyük bir sinir olduğunu fark ettim. "Yekta, bana yalan söylemez! Onu kötülemek için mi geldin? Zehrini bu eve akıtamazsın, buna izin vermem!" Sonradan Yekta'nın uyuduğu aklıma gelince sesimi kıstım. "Ben onu tanıyorum, her halini ve bu yıllarımı da almadı. Onun hakkında çok yanlış ve boş düşünüyorsun. Bence beni senden uzak tutmasının sebebi de bu."

İlk başlarda yüzüme boş boş baktı ve sonradan tekrar konuştu. "Biliyorum, çok güzel karşılaşmadık, birbirimizi çok iyi tanımıyoruz ama İdil, ben senin sonunun da benim gibi olmasını istemem inan." Gözleri doldu. "Benim hayatımı görsen varya buradan koşa koşa uzaklaşırsın. Ben sevdim, çok sevdim ama bak karşılığı bu." Diyerek kendini gösterdi, ilk geldiğinden daha az bakımlıydı.

Terk Edilenler Durağı Where stories live. Discover now