17. Bölüm

28K 1.1K 35
                                    

Instagram:dolunaayyz

Heyecandan yerim de duramazken karan'ı normal odaya almışlardı. Bir an olsun yanından ayrılmamış sabırla uyanmasını bekliyordum. Saçlarına parmaklarımla dokunup yavaş yavaş oynamaya başladım. O yumuşak dokuyu hissetmek bile yüzümde bir tebessüme yol açıyordu.

Binlerce kez şükürler olsun allahım, onu bana bağışladın.
Koca kemikli elini tutup okşayarak yaşadığım bu acının bir daha olmaması için dua ettim.
Kapının açılma sesiyle istemeyerek de olsa elimi geri çekip ayağa kalktım. Abimle damla içeriye girdiğin de gülümseyerek damlaya sarıldım.
"Nasıl sevindim bilemezsin."
Geri çekilerek başımı onaylarcasına salladım.
"Ben de.."
Abime doğru gidip sarıldığım da saçlarımı okşayıp gülümsedi.

"Yüzünde ki tebessümü bile özlemişim abicim."
Gülümseyerek abimin omzuna başımı yasladım.
"ee, ne dedi doktor? Ne zaman uyanırmış."
"İlaçlar biraz ağırdır, o yüzden uyanması iki,üç, saati bulur yani."
Mırıldanarak söylediğim şey üzerine ikisi de başlarını sallamakla yetinmişti.

"biz pek kalamayabiliriz canım. İşten zor geldik."
Dert ettikleri şey'e bakın, gözlerimi devirip omuz silktim.
"Hiç önemli değil, ben zaten buradayım."

Damla yanıma oturup saçlarımı geriye doğru attı.
"Sen de bir şeyler ye artık. Kürdana dönmüşsün."
"Evet, hatta ben gidip bir tost alayım sana."
Abim cevabımı beklemeden odadan çıktığın da elimi anlıma vurarak ofladım.
"ya ben aç değilim."
Damla kaşlarını çatarak burnumun ucuna vurdu.
"Sus kız, aç değilmişmiş. Günlerdir ağzına bir lokma sürmüyorsun."

Yüzünde ki kızgınlık sırıtmaya dönerken bana doğru eğilerek fısıldadı.
"Ama nasıl harap ettin kendini, çok mu seviyorsun kıız."
Ayağa kalkarak son hız atan kalbimi yok sayıp masanın üzerin de duran sudan yudumladım.
"Ne alakası var damla? Hem ben senden kıyafet istemiştim nerede o?"
Kıkırdayarak poşedi bana uzattığın da odada ki lavaboya girip üzerimi değiştirdim.

Ah damla ah, beni böyle hep utandıracak mı?
Lavabodan çıktığım da abim de odaya gelmişti.
"Abicim bizim gitmemiz lazım, sen de kendine iyi bak.
Tostunu oraya bıraktım, ye!"
Başımı onaylarcasına sallayıp onları geçirdikten sonra ileri de duran tosta bir bakış atıp sandalyemi karan'ın yatağına doğru çekerek oturdum.
Elini elime kenetleyip ağrıyan başımı bacağına yaslayarak sızlayan gözlerimi kapattım.

♥️♥️♥️

Saçlarım da gezinen eller ile gözlerimi kırpıştırarak derin nefes aldım. Yüzümü buruşturarak elimle boynumu tutup yerim de doğruldum.
"Boynum."
Kendi kendime mırıldanarak gözlerimi kapatırken aşık olduğum sesi duyduğum da gözlerim açılmıştı.
"İyi misin doktor?"
Gülümsemem yüzüme yayılırken yorgun gözlerle bana bakan karan'a dönüp elimle yanağına dokundum.

"Karan, iyi misin? Ağrın var mı?"
Yutkunarak başını olumsuz anlamda salladı.
"Su var mı?"
Şişede ki suyu bardağa boşalttım. Karan'ın başını elimle destekleyerek ona suyu içirdiğim de açlıkla içmişti.
"Ben doktoru çağırıp geleceğim tamam mı?"
Geri çekilip odadan çıkmak için adımlamıştım ki elimi sımsıkı tutup gitmemi engelledi.
"Gitme." Fısıltıyla çıkan sesiyle ona dönüp gülümsedim.
"Gitmiyorum komutan, ama doktorun seni kontrol etmesi lazım."

İstemeyerekte olsa elinden elimi çekip odadan çıktım. Doktor beyi çağırdığım da odaya girmişti.
"Geçmiş olsun karan bey, öncelikle ağrınız var mı?"
Karan bir şey demeden başını olumsuz anlam da sallamakla yetinmişti.
"Güzel, iki,üç, gün daha sizi burada tutacağız tedbir amaçlı."
Karan'ın kalmak istemediğini bildiğim için doktor bey'e dönerek gülümsedim.
"Doktor bey, ben de doktorum. İzin verirseniz bu gece burada kalalım, yarın sabah çıkış yapalım. Emin olun ben yanından ayrılmam."

FırtınaWhere stories live. Discover now