45. Bölüm

12.6K 705 32
                                    

Instagram: dolunaayyz

Alyanın istemesin de karan da benim gönlümü almıştı. Her şey eski haline geri dönerken alya bulutların üzerin de yaşıyordu. O kadar mutluydu ki, onun bu halleri beni o kadar mutlu ediyordu ki anlatamam.
"Asel, acile gelsen iyi olur."
Yerimde sıçrayıp alya ya baktım. Ne zaman geldiğini bile anlamamıştım. Başımı sallayarak ayağa kalkıp acile geçtim. Perdeyi geriye doğru çektiğim de kanlı koluyla bana bakan mert'i görmüştüm. Kaşlarım hayretle havaya kalkarken kanlı bezi kaldırıp yarılmış koluna baktım.

"Nasıl oldu bu?"
Kaşlarımı çatarak mert'e döndüğüm de gözlerini kaçırarak mırıldandı.
"Kaza."
Artık şüphelenmeye başlamıştım. Bu çocukta bir şeyler vardı. Hareketleri o kadar çok değişikti ki.
"Bu kazalar ne de çok oluyor mert bey, bilerek yaptığınızı düşünmeye başladım. Önce bacağınız, sonra eliniz, şimdi de kolunuz."

"Sadece dikkatsizim biraz."
Derin nefes alarak dikiş malzemelerini çıkararak kolunu dikmeye başladım. Mecbur bunları yapmak zorundaydım.
"Komutanımla ayrılmamışsınız."
"Zaten ayrılmıyorduk, o nerden çıktı?"
Bu çocuğun derdi neydi böyle? Bizim ilişkimizi niye merak ediyordu?
"Geçen geldiğim de eliniz de yüzüğü görememiştim."
Sinirle derin nefes vererek yarasını sarıp sert bakışlarımla mert'e baktım.

"Bizim özel sebeplerimiz sizi hiç ilgilendirmez mert bey. Dikkat edin kazayla komalık olmayın!"

Sinirle odama girdiğim de alya da arkamdan şaşkınlıkla girmişti.
"Kızım ne oldu az önce pamuk gibiydin?"
"Ya şu mert! Karanla ve benle sorunu var ama çözemedim. Herif resmen ay da bir, bir yerlerini kesip acile geliyor!Manyak ruh hastası!"
Odam da volta atıp dururken alya elimden tutarak sandalyeme oturtup önüme kahve koydu.
"Sakinleş kuzum."
Başımla onaylayıp kahvemden yudum alırken koltukta geriye doğru yaslanıp derin bir nefes verdim. Bu herif yüzünden karanla bozuşursak eğer dikişlerini kendi ellerimle patlatacaktım.

✨✨✨

Karan'ın beni arka bahçeye çağırmasıyla koşarak oraya doğru gittim. Arkası dönük bir şekilde dururken beline sarılarak gülümsedim. Elleriyle ellerimi geri çektiğin de yüzümde ki gülümseme gitmiş yerine çatık kaşlarım gelmişti.
Yüzünü bana doğru döndüğün de sinirli olduğunu anlamıştım. Ne yaptım ben şimdi ya?
"Karan? Ne oluyor?"
"Sana bir daha o it'e pansuman yapmayacaksın demiştim."
Yutkunarak ona bakarken sinirle burnumun dibine girerek fısıldayarak konuşmuştu.
"Peki sen ne yaptın? Ona tekrardan pansuman yaptın!
O it herif sana kafayı takmış! Neden anlamıyorsun! Bir kaç aylığına onu buradan sepetlemiştim! Gelir gelmez tekrardan sana gelmiş!"

Çok sinirliydi. Sinirli bir karan'ı kim sakinleştirebilirdi ki?
Ellerini tuttuğum da geri çekilerek sinirle volta atmaya başladığın da kalbimin sızısını yok saydım.
Böyle yapması beni oldukça üzüyordu.

"Karan, ben yapmak zorundayım hipokrat yeminim var benim. İşim bu."
"Asel! Bu konu da konuşmuştuk seninle. Başlarım yeminine! Çocuk normal değil!"
Karşısına geçerek onu durdurup kaşlarımı çatarak konuşamaya başladım.
"Elalamin herifinin yüzünden aramız mı bozulsun karan! Bunu mu istiyorsun! Beni neden anlamaya çalışmıyorsun!"

"Anlamıyorum lan."
"Anlamıyor musun karan!"
"Anlamıyorum asel!"
Madem anlamıyor, keyfi bilir.
Sinirle onu ittirerek bağırarak konuştum.
"İyi! Anlama! Ben gidiyorum."
Arkamı dönerek gitmeye başladığım da her ne kadar seslense de bakmadım. Ön bahçeye geldiğim de kızlaf telaşlı bir şekilde bana bakarken yanlarına giderek konuştum.
"Bu akşam remzi ustanın yerine gidiyoruz. Sekiz de hazır olun!"

🤍🤍🤍

Kızları evlerinden alarak remzi ustanın yerine getirdiğim de cam kenarın da bir masaya geçerek oturmuştuk.
Garsonun yanımıza gelmesiyle konuştum.
"Abiciğim sen bir tane meyve suyu getir, bir de duble bir rakı meze felan."
Kızlar bana şokla bakarken onlara omuz silktim.
Bu gece ben de içecektim.
"Meyve suyunu senin için söyledim damla."
"Sen içecek misin?"
İç çekerek başımı salladığım da damla hayretle konuştu.
"İyi de sen bizim içmemize bile kızardın normalde."

FırtınaNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ