5. Bölüm

39.2K 1.4K 121
                                    

Inatagram:dolunaayyz

Şokla karan'a bakıyordum. Nasıl anlamıştı? Nasıl yakalamıştı.
"Sen, nasıl?"
Erkeksi kıkırtısı kulaklarıma dolduğun da yüzüm de ufak bir tebessüm olmuştu.
"Tabi ya, nasıl unuturum. Sen bir bordo berelisin."
Gülümsemesi solmuştu. Gözleri şokla bana bakarken ne sandın dercesine tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Fazla dikkatlisin." Beni fazla hafife alıyordu.

"Öyle."
"Gel arabayla gidelim bari kızım. Oraya kadar yürüyecek misin?"
Mantıklıydı aslın da. Ama ilk önce kendi mi değiştirmem lazımdı.
"Bekle burada, tanınmamam lazım. Kostümlerimi giyip geliyorum."

"Ne kostümü doktor?"
Anlamazca bana bakarken gözlerimi devirmeden edememiştim. Sabırsız ya.
"Bekle komutan. Çok sabırsızsın."
Yanından ayrılıp kimsenin göremeyeceği bir şekil de,  üzerime uzun ayak bileklerimin beş parmak üzerin de olan kırmızı elbise giydim. Saçlarımı da siyah bir perukla saklayıp başörtü bağladım. Kahve gözlerimeyse mavi lens taktım. İşte şimdi tanınmıyordum.

Kendi kıyafetlerimi poşedin içine tıkıp karan'ın yanına gittiğim de şokla bana bakıyordu.
"Yuh be, resmen içinden teşkilat çıktı doktor."

"Bir çocuğun geleceği için her şeyi yaparım. Gidelim mi geç kalacağız?"

"Gidelim bakalım."

🐣🐣🐣

Konağın önüne geldiğimiz de arabadan inmek için hazırlanan karan'ı tuttum.
"Hop! Komutan sen nereye?"
Kolunda ki elime bakıp bana döndü.
"İçeriye."
Gözlerimi devirip ona doğru atılıp kapısını kapattım. Geri çekilirken keskin nane kokusu tekrardan burnuma doldu. Bu koku bir başkaydı sanki.

"Sen gelmiyorsun komutan. Ben gidiyorum, ayşeyi alıp geliyorum. İtiraz etme, üniformanla her şeyi ele verirsin. Ayşe için burada bekleyeceksin."
Başını koltuğa yaslayıp derin nefes aldı. O arada adem elmasından gözlerimi çekememiştim.
"Tamam doktor, tamam. Al şu silahı yanına, bir şey olursa acıma sık."
Elinde ki siyah mat silahı bana uzattığın da silah'a hayranlıkla baktım.
"Tamam."

"silahıma zarar gelirse senden bilirim."
Gözlerimi devirip son kez aynadan başımı düzelttim.
"Anladık komutan, silahına aşıksın."

Bişey demesine izin vermeden arabadan inip konağın arka kapısından içeriye girdim.
Yanım da duran tepsilerden bir tanesini elime alıp hizmetçilerden bir tanesine döndüm. Onlar gibi şiveli konuşmalıydım.
"Gelin hanıma yemek götürecem. Odası nerededir?"
Beni şöyle bir süzüp gözlerini kıstı. Kaşları çatılırken hoşnutsuz bir şekil de bana bakmıştı.
"Seni hiç görmemişim?"
"Yeni başladım ben. Ondandır?"

"Üst katta solda ki oda."
Başımı sallayıp üst kata çıktım. Kızın odasına adam dikmişti şerefsiz! İsmi mehmedmiş. Allahtan onu öğrenmiştim. O kızı oradan kurtaracaktım.
"Gelin hanım'a yemek getirdim. mehmed ağa aşağı da sizi bekliyor. bir şey diyecekmiş."
Onlar başlarını sallayıp gittiklerin de hızlıca içeriye girdim. Ayşe kapının köşesine sinmiş ağlıyordu. Minicik bedenine gelinlik giydirmişlerdi. yemek elimde ki tepsiyi bırakıp ayşeye sarıldım.

"Ayşe, beni hatırladın mı? Asel doktor."
Başını olumsuz anlam da salladığın da peruğumu çıkardım. Gözleri heyecanla büyürken bana sarıldı.
"Beni kurtaracak mısın doktor?"
"Hadi gel hemen buradan çıkmalıyız."
Peruğumu tekrardan takıp ayşenin elinden tutarak
kapıya gittim. Kimse yoktu, ayşeyi kucağıma alıp koşarak gizli bölmeden geçtim.

"Ayşe nerdedir! Çabuk bulun çabuk! Ulan ben size buradan ayrılmayın demedim mi!!"
allah kahretsin. fark etmişlerdi.
"Korkma birtanem çıkacağız şimdi buradan."
Arka kapıya geldiğim de bir tane koruma önümüze geçmişti. Yam bağıracakken belimde ki silahı çıkartıp ona doğrulttum. Korkuyla gözleri büyürken o da silahını bize doğrultmuştu.
"Kızı bırak! Ölünü çıkartırız buradan!"

FırtınaWhere stories live. Discover now