1. Mıknatıs

10.2K 486 160
                                    

Selam...

Gecenin bir yarısı, arkadaşına ilaç götürüp evine dönen bir centilmendim sadece ancak kim bilebilirdi ki bacak boyum kadar köpeklerin beni kovalayacağını...

Son sürat koştuğum karanlık sokaklarda göt korkusundan arkama bile bakmamaktaydım. Dört köpeğin neden benim gibi zararsız birini kovaladığından bir haberdim ama aşırı sinirli durdukları kesindi. Tamam, yol karanlık diye yanlışlıkla mamalarını dökmüş ve yanlışlıkla birinin kuyruğuna basmış olabilirdim fakat dörde bir nedir kardeşim? Bari bu kadar kaslı olmayaydınız.

En son böyle kaçtığımı sekiz yaşında annemden topuklu ayakkabı yememek için mahalleyi turlayıp saklandığımı hatırlıyorum, tekrar yaşanmak zorunda mıydı?

Ayaklarımın beni ıssız sokaklara sürüklemesi gram umrumda olmazken yorgunluğum ön plana çıktığından onlara teslim olmaktan başka seçeneğim yokmuş gibiydi .Eğer biraz bile yavaşlasam parçalara ayrılacağım bir gerçekti.

Korkulu ve dakikalarca süren kovalamacanın ardından daha fazla koşacak gücüm kalmazken tehlikeden kurtulduğumu, kesilmekte olan havlama seslerinden fark etmiş, hızlı attığım adımlarımı zar zor yavaşlatmıştım.

Kesik kesik almakta olduğum nefesler ardı ardına birbirini takip ederken geniş bir sokak arasına girip bir yere tutunma hissiyatıyla duvara sırtımı yaslayarak derin bir iç çektiğimde deli gibi çarpan kalbimin sesi kulaklarıma ilişecek kadar gürültülüydü. Ne olur ne olmaz diye tüm algılarım en ufak bir sese,tehlikeye dahi açıkken uzun sessizlik köpeklere dair hiçbir izin olmadığının kanıtıydı, büyük bir ihtimalle bedenim korku atağındayken onların beni takip edip etmediğini umursamak istemeyip tabanları yağlamıştım. Ucuz yırtmıştım. Düzensiz soluklarla birlikte boğazımın kuruluğu da baş gösterirken birkaç kez öksürüp elimi, dağılmış saçlarıma götürmüş, karıştırmıştım. Yorulmuştum.

Bu talihsizliklerin hepsi Ege'nin isteği doğrultusunda gerçekleşse de aptallığımı ört bas edemezdim. "Hasta olunacak zaman mı piç Ege ?... Senin sayende daha önce ayak basmadığım yerlere geldim resmen." Birbirine uymayan düşüncelerime eş zamanlı sitemle mırıldanırken yere bakan kafamı kaldırmış, anlamsız gözlerle etrafı uzunca yoklamıştım.

Tam olarak nerede olduğumu çıkarmak istesem de şu an da bulunduğum yere daha önce gelmediğimden emindim. Oldukça geniş olan toprak araziyi sadece iki sokak lambası aydınlatıyor olsa dahi yetersiz kaldığı, görüşümün net olmayışından belliydi. Onun dışında alanı çevreleyen binaların kasvetli görünümü korkmama yetmekteyken gözlerimi arazinin baktığı geniş sokakta gezindirmiştim. Kendi ayağımla ecelime gelmiş gibiydim bir nevi.

Yabancı olduğum bu yer pek tekin durmadığından vücuduma sebepsiz bir huzursuzluk yansıtıyordu. Buradan gitmem adına beni uyaran iç sesime kulak verip bir adım öne atıldığımda anında üzerimde hissettiğim gözlerle irkilmiş, olduğum yerde kalakalmıştım. Lan, sadece köpekten kaçıyordum, şimdi hayaletlerden mi kaçacağım?

Tedirgin ve yavaş hareketlerle kafamı boş alana çevirirken tekleyen kalbime söz geçiremiyordum. Lütfen hayalet olma, lütfen!

Etrafımı çevreleyen adamların loş ışıktan net görünmeyen suratlarını teker teker ve aval aval süzerken yaydıkları karamsar havanın etkisine kapılarak ağırca arkamdaki duvara doğru geriledim. Acaba hayalet daha mı iyi bir seçenekti?

"O şerefsizlerin yeni üyesisin galiba?" sorarcasına çıkan sert sesiyle irkildiğim herifin bir adım öne atmasıyla bedenim baştan uca kasılmıştı. Kimden bahsettiklerini kavrayamayan algılarım zihnimde canlandırdığım delice kaçamak planlarla meşgul olduğundan ona odaklanamıyordum.

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now