30. Takım

557 44 99
                                    

Selamın aleyküm, nasılsınız?

Biraz arayı açmış bulundum ama umarım bölümü beğenirsiniz.

Keyifli okumalar <3

Vücut hatlarını belli eden ince siyah boğazlı kazağın üzerine dokuz numaralı tişörtünü geçirerek kendine aynadan baktığında beğeni dolu gözleri kıyafetlerinde gezinmişti. Siyahın hakim olduğu forması turuncu yazı ve rakamlarla takım simgesini hissettirmekteyken dizlerine kadar gelen uzun çoraplarını düzeltip köşede duran siyah hırkasını geçirdi üzerine.

"Hazırsan çıkalım. Ege'yi biraz daha bekletirsek hoşnut kalacağını sanmıyorum." Arkasını dönerek kahvelerini, kramponuyla uğraşan arkadaşına yönelttiğinde ellerini cebine koymuştu. "Hazırım hazırım. Yalnız özlemişim ha bunları giymeyi." Hevesli tınısıyla eğildiği yerden doğrulan Furkan, dudaklarına heyecanlı bir tebessüm ekleyerek Baran'ın yanına doğru ilerledi.

"Bak bak havalara bak. Üç hafta giymedik sadece lan." Kaşlarını çatarak alaycı bir edayla söylenip Furkan'ın kafasına vuran Baran, soyunma odasının kapısına çevirdi bedenini. "Üç hafta az mı pezevenk? Çok konuşma da yürü." Diye bu sefer Furkan Baran'ın kafasına hafifçe vurmuş, gülmüştü bıyık altından. "Sus sus, hâlâ nasıl geçti onca zaman onu sorguluyorum biliyor musun?" Baran kapıyı açıp hayret eden bir ifadeyle yakınmada bulunduğunda Furkan'la beraber çıkmışlardı odadan ve halı sahaya giden kısa koridorda yürümeye başlamışlardı.

"Sen hatalı ürünsün oğlum. Bende tam tersi o kadar sıkıldım ki düşün bizim manyak kimya profesörlerini özledim lan. Ben iyi değilim galiba?" Furkan'ın şikayet barındıran söylemi sonlara doğru endişeli bir hâl alırken Baran gülmesini tutamayıp kısa bir kahkaha atmıştı. "Merak etme yiğidim iki gün sonra açılıyor tekrardan üniversiteler. Yeniden ızdırap dolu günlere döndüğümüzde çözülür problem. Bu yola beraber baş koyduk. Tabii, kimya mühendisliği isteyen zihnimi sorgulamak istiyorum bazen ama neyse." Baran büyük bir motivasyon içeren konuşmasıyla son gaz ilerlemeyi düşünse de bitiş yaptığı kısımda patlak vererek kendini ele vermişti.

"Benim hep hayalim, bir gün bir laboratuvarı havaya uçurmak olduğundan seçtim herhalde bu bölümü." Diyerek keyifle gülümseyen Furkan içten içe hâlâ bu isteği sürdürmekteydi. "Harbi lan çok iyi olurdu! Bu dönem yapsak mı acaba?" Arkadaşına katılan Baran, ciddiyetle lafa girip Furkan'ın söylediklerini ilgi çekici ve bilimsel bulmuş, heyecan yapmıştı. Büyük bir ihtimalle o da bu tutkusundan kaynaklı seçmişti kimya mühendisliğini. Her ne kadar üç yıldır gittikleri futbol kulübü onları bazen yoğun ders zamanlarında zorlayıp spora düşkün gösterse de aslında bilim meraklılarıydı.

"Dur gaza getirme beni, her an yapasım geliyor zaten. Hem onu boş ver de Ege nerede lan?" Koridordan çıkıp halı sahanın yanına geldiklerinde ikisininde gözleri Ege'yi aramaktaydı. "Biz fazla bekletince buranın kafeteryasına geçmiştir o. Hava buz gibi zaten." Baran iyice ceketine sarınıp kafasıyla sahanın seyirci kısmının yanında bulunan küçük kafe tarzı yeri işaret ettiğinde Furkan kahvelerini ışıklı yere çevirdi.

"Bazen zeki oluyorsun ha, aferin." Diye gülerek adımlarını hedefledikleri yere yönelttiğinde Baran, kendisine söylenen hakaret dolu sözlerle arkadaşına omuz atarak yanında yerini aldı. "Kıskanma zibidi." Demişti huysuz olmasına rağmen sırıtırken.

"Maç başlamadan bir çay gömelim de içimiz ısınsın." Kafeteryanın kapısını açan Furkan'ın ilk karşılaştığı şey yüzüne çarpan sıcaklık olurken az önceye kadar kasılan vücudu yavaşça gevşemişti. "Burası cennet cennet!" Baran huzurla söylenip mekanın ortasına kurulu olan büyük sobaya ve hemen yanında dikilen Ege'ye çevirdi gözlerini. "Aha geldi seninkiler. Hop, gençler! Gelin orada duracağınıza, yeni odun attım ısınırsınız şimdi." Halı sahanın sahibi olan Hüseyin, kafasına geçirdiği siyah bere, üzerindeki lacivert, kenarları üç çizgili eşofman takımıyla ikiliye seslendi baskın ses tonuyla.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 14 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now