13. Huysuz

2.6K 235 122
                                    

Selam...

The Neighbourhood - Sweater weather

"Biliyorum, bir daha olmayacak." yorgun halimle inandırma çabalarımın ardından sesi kesilmişti. Bir saat önce halı saha maçından eve gelip direkt banyoya girmiştim, çıktığımda ise Dicle'nin beni altı defa aramasını beklemiyordum, sonuç olarak azar işitmiştim.

Kulaklarımı dolduran sesli iç çekişiyle diyeceklerini bekliyordum. "Kendine dikkat et, beni fazla endişelendiriyorsun. Senin yüzünden erkenden yaşalanacağım." her ne kadar yüzünü görmesem de hoşnutsuz ifadesini aklımda canlandırabiliyordum.

"Abartmaya gerek yok aslında, banyodaydım, duymadım. Hem sen korumacı abi rolüne kendini fazla mı kaptırdın?" ciddi konuşmayı şakaya alırken elimdeki havluyla ıslak saçlarımı kurulamayı eksik etmiyordum. "Anlaşılan birileri cesaret edinmiş!" diye tehdit savurduğunda yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Elimizden geldiğince yaptık bir şeyler." neşeli sesime karışan böbürlenmeme eş zamanlı oturduğum koltuğa iyice yayıldım. "Bu arada, herhangi bir ihtiyacın var mı?" diye konuştuğunda göz devirdim.

"Her şey fazlasıyla var zaten. Şu ciddi ruh halinden uzaklaşsan mı acaba?" tavsiye verircesine sitem etmiştim, artık çocuk değildim. "Hem annem sağ olsun hesabıma yeteri kadar para bırakıyor." oturduğum yerden kalkıp mutfağa ilerledim. Her seferinde onlardan para almak mahçup hissetmemi sağlasada bazı zamanlar yarı zamanlı bir işte çalışıyor, geçimimi az da olsa kendimce hallediyordum. Tabii bunu Dicle'ye söylemek gibi bir planım yoktu, eğer bu konuyu açarsam bana hiç olmadığı kadar kızardı.

"Dinliyor musun beni?" yeni yeni işittiğim sesle düşüncelerimden sıyrılırken, "Pardon, daldım bir an." diye yanıtladım. Buzdolabının kapısını açtığımda en üst rafta duran çikolatalı sütten bir tane alıp dolabı kapattım. "Şimdi kapatmam gerek, yarın erken kalkmalıyım." istemsiz sesi kendini ele veriyordu. "Tamam o zaman, sonra konuşuruz." diye tebessümle klasik veda sözcüğünü kullanmıştım. "İyi geceler." der demez suratıma kapatmıştı, şerefsiz! Bu hareketine bir türlü alışamıyordum.

Giydiğim siyah eşofmanın üzerine aynı renkte, kendi bedenimden büyük kapşonlu bir kazak geçirmiştim. Biten sigaramdan ve evde öylece oturmaktan bıktığım için dışarı çıkacaktım. Apartmandan sessizliğimi koruyarak ayrılırken kimsesiz loş sokağı yokladım.

Oturduğum yerdeki insanlar, akşamları dışarı çıkmaz, komşuluk kavramından uzak ve sakin bir hayat sürmekteydi, bir benim dışımda. Açık ensemden sırtıma sızan soğuk esinti ile ürperirken kapşonu kafama geçirip üşüyen ellerimi kazağımın cebine koydum. Kulaklığımdan gelen yüksek melodili sese adımlarımla ritim uydurma çabalarına girişip yürümeye başlarken sokaktaki kimsesizlikten faydalanarak beceriksizce dans hareketleri sergilemekteydim. Ya bugün fazla güzeldi ya da henüz bir olaya sürüklenmemiştim.

...

Mahallenin biraz aşağısında gece ikiye kadar açık olan tekel bakkaldan bir paket sigara almış, tekrar evin yolunu tutmuştum. Sokakta gezinen kediler dışında hiçbir varlık göz önünde değildi.

Hafif yokuş olan asfalt son bulduğunda kendi evimin caddesine varmış olacaktım ki yol ayrımından sağa dönmemle apartmanımın önünde gördüğüm adamlardan dolayı hızlıca geri adım attım.

Onların görüş açısına girmeyecek bir şekilde kenardaki duvara yaslanırken tedirgince bakışlarımı etrafta gezindirdim. Neden evimin önünde bi' dolu adam vardı? Normalde binadan birinin akrabaları der geçerdim ama hepsinin üzerindeki takım elbise ve cüsseleriyle basit insanlar olmadığı aşikardı...Belki de ben kendimce kuruntu oluşturuyordum.

ABİS [bxb]Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα