26. Deniz

1.6K 106 82
                                    

Selamın aleyküm,
nasılsınız?

Bu sefer erken bölüm
attım bence.

İyi okumalar dilerimm.*-*


-Furkan

Son dakika direkten dönen topla dişlerimi sıkıp sıkıntıyla nefes verdiğimde tekrardan denemek için bir diğer topa geçmiştim. Bu sefer gol olan şutumla yüzümdeki ciddiyetin ve sinirin yerini, gururlu bir tebessüm kaplarken düzensizleşmeye başlayan nefes alışverişlerimle ellerimi dizlerime koymuş, soluklanmıştım.

Yaklaşık bir buçuk saattir yaptığım antrenmanda harcadığım enerji o kadar çoktu ki yorgunluk bilmeyen bedenim dahi bitik düşmeye başlamış, durmam için sinyaller vermekteydi. İnatla yapmaya çabaladığım hareketlere yavaş yavaş adapte olduğumdan çalışmalarım her oyunumda meyvelerini gösteriyordu ve bunun verdiği zafer sevinciyle birlikte bugünkü antrenmanı burada bitirme kararı alıp iyice kasılan vücudumu çimenlere bırakmıştım.

Benden başka kimsenin olmamasını fırsat bildiğim sahada, huzurlu sessizlikten kaynaklı günlük sporumu yerine getirip yaklaşan maçlarıma hazırlık niyetinde çalıştığımdan içim oldukça ferahtı. Sonuçta mükemmel bir kaptan olarak örnek davranışlar sergilemeliydim turnuvalarda. Bilirsiniz ki, bir Furkan Çiçek kolay gelmiyordu dünyaya.

Terlemiş bedenime siper eden soğuk rüzgar üşümeme sebebiyet verdiğinde düşüncelerimden uzaklaşmış, bakışlarımı gökyüzüne çevirmiştim. Gri bulutların esiri olan gökte, mavilikten eser yokken 'eğer kalkmazsam yağmura yakalanacağım.' diye geçinmiştim. Tabii, burada biraz daha kalacak olursam şifayı kapmam da an meselesiydi.

Uzandığım yerden doğrulup ayağa kalktığımda uzunca gerinerek kasılan kaslarımı germekteyken dağınık kullandığım antrenman aletlerine bıkkın bir ifadeyle bakınarak iç çekmiştim. Şimdi gel de topla.

...

"Hay ana-" ağzımdan son anda kaçacak olan küfürümü yarıda kesip sustuğumda titreyen bedenimle, "Buz gibi." diye mırıldanmıştım. Musluğu yukarı kaldırıp kapattığım suyu tekrar açtığımda duş başlığından gelen suyun altına istemeye istemeye girmiş, bitap düşen bedenimi bu duruma alıştırmaya çabalamıştım. Ama nafileydi.

"Kim bu kadar soğuk suyla duş alır ki? Lan ne olurdu sıcak olsaydın, hem bugün bizim yamyamlarda yok, hay şansıma tüküreyim." birbirinden anlamsız sinirli yakınmalarım az da olsa ılıklaşmaya başlayan suyla kesildiğinde elime döktüğüm şampuanla saçlarımı oldukça hızlı bir şekilde köpüklemeye başlamıştım.

Normalde hafta sonu antrenmanlarında duşumu evde alır, stresten uzak dururdum ama bugün, birkaç dakika önce telefonda anlaştığımız Ege ile takılacağımdan eve gidecek zamanım çok yoktu. Ve siz sormadan söylemek isterim ki, Baran'ın bizimle gelmeme sebebi, şuanda bazı işlerle meşgul olmasıydı. Hah, elbette buna inanmamıştım. Büyük bir ihtimal bir şeyler karıştırıyordu ve bu sakinliğimin tek nedeni, uygun bir zamanda neler olduğunu bize söyleyeceğine güvenmemdi.... Yani umarım.

Duş aldığım süre zarfında düşündüğüm şeyler, işimin bitmesine eş zamanlı yarıda kalmaktayken kenarda asılı olan havlumu alıp sıkıca belime sarmış, duşa kabin kısmından dolapların olduğu kısıma geçmiştim. Normale kıyasla boş olan soyunma odasında bir tek ben olduğumdan rahat bir şekilde giyinebilirdim. Hele şükür yarabbi, millete götümüzü göstermeyelim diye kırk takla atmayacağım sonunda.

Engel olamadığım ve yüzüme yayılan gülümsememi aldırış etmeyip ıslak saçlarımdan yüzüme damlayan suyla bir elimi kıvırcıklığından eser kalmayan saçlarıma atarak karıştırırken boşta olan elimi, üzerinde 16 yazan dolabın kulpuna koymuş, kendime çekmiştim ki, eşyalarımın içinde olduğu çantam dışında görüş açıma giren şeffaf şemsiyeyle duraksamıştım. Bu neydi lan?

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now