14. Okyanus

2.4K 233 123
                                    

Selam...

Huzursuzca dönüp kıpırdanan bedenim, yumuşak zeminde konfor arayışındaydı. Ellerimi yastığın altına koyup yüz üstü tekrar uyumaya dön- bir dakika... yumuşak zemin... yastık?
Anında araladığım gözlerimle kafamı kaldırdım. Görüş açıma giren grilerle kaplı yatağa anlam veremiyordum, benim parkta olmam gerekmiyor muydu?

"Sonunda uyanabildin." tamamen irkilmeme sebep olan sert sesin olduğu yöne döndüm. Aralanan ağzımla koltukta oturan Arel'e baktım. Ben hala rüyada mıydım?

Bedenimde gezindirdiği gözleri dikkatli bir şekilde üzerimdeyken bense hala sersemliğimi üzerimden atamamıştım. Ne ara gelmiştim buraya?

"Sen...burası...park?" bir araya getiremediğim kelimelerle ifadesizliğini korumuştu. Elimi yüzüme götürüp ovuştururken yataktan çıkmak için ayaklarımı ılık zemine koydum. "Ben nasıl geldim buraya?" dağılan üzerimi düzeltirken alacağım mantıklı cevabı bekliyordum. Ayaklanan Arel, yanıma yaklaştığında soran gözlerimi ona dikmiştim. Tam önümde duran uzun, yapılı bedenini eğip bana memnuniyetsizce bakıyordu.

"Kucağımda." basitçe söylediği kelimenin ardından afallayan gözlerime dudaklarım eşlik etmişti. N-ne dedi o? Yalan söylüyor olabilir miydi?... Hayır, niye böyle bir şey söylesin ki? Ah, fazla utanç verici, dün gece ne oldu lan?

"Saçmalama." diye geçiştirmeye çabalasamda çoktan gözlerimi kaçırmıştım. Geri çekilen bedeniyle göz ucuyla ona bakmış, bende ayağa kalkmıştım. Kontrol ettiğim ceplerimde telefonumu ve cüzdanımı bulamadığımda, yatağın üzerini yokladım. Çalınmış olamazdı değil mi?

"Eşyalarım nerede?" tereddütlü çıkan sesimin ardından adımlarımı Arel'e yönelttim. "Aşağıda." diye kısaca yanıtladığında kaşlarım çatılmıştı. "Neden?" sorgulayan tavrıma karşın dudaklarını aralayıp dilini içten yanağına baskıladı.

"Senin gibi şüpheli biri için bilgi gerekliydi." umarsızca konuştuğunda bir adım daha yaklaştım. Açıkçası telefonum karıştırılması pek umrumda olmazdı ama cüzdanıma dokunulmasından ve özelime bakılmasından hiçbir zaman hoşnut olmadım. "O benim özelim, saygınız yok mu?" diye çıkışsamda suratında bir mimik bile oynamamış, "Yürü acelemiz var." demişti sabırla soluyarak.

"Eşyalarımı getir." kararlı kelimelerim biter bitmez yakamı kavrayan eller beni, hemen arkamda duran giysi dolabına yapıştırmıştı. Acıyan sırtımla dişlerimi sıkarken yüzümü ekşittim. Sert yüz hatları belirginleşmiş Arel'in korkunç havası umrumda değildi. "Ne yaptığı-" diyorken eğdiği başına eş zamanlı yakamı daha çok sıktığında boğukça inleyip sinirle kaşlarımı çatmış, susmuştum.

"Sınırlarımı zorlama." sert ve kısık sesiyle devam etti, "Sana acıdım diye tepeme çıkma!" dudaklarından dökülen aşağılık sözlerle irislerim öfkeyle büyümüştü, iki elimle Arel'in göğsüne sertçe vurup geriye sendelemesini sağlamıştım. "Sen bana yardım etmiyorsun, kendi yaptığın beceriksizliği düzeltiyorsun, sikik sikik konuşma!" oldukça hırçın çıkan sesim biriktirdiğim kzıgınlığın ufak bir kısmıydı. Acımakmış, götüm!

Dilini yavaşça alt dudağında kaydırırken koyulaşmış gözleriyle bana baktı. İğrenerek suratına bakarken bir anda kapşonumu sıkıca kavrayan eliyle kapıya doğru çekilmiş, irkilmiştim, birini sürüklemekten zevk mi alıyordu bu adam? Zorlanmadan beni koridora çekiştiren Arel'e karşı direnmeye çalışıyordum ama aramızdaki fizik ve güç farkı buna engel oluyordu. Dengemi kaybetmemek için yere sağlam bastığım adımlar Arel'in hızlı yürümesiyle giderek zorlaşıyordu.

İndiğimiz merdivemlerde bile kapşonumu serbest bırakmamıştı. "Bıraksana lan!" haykıran sesim tüm merdiveni esir almıştı. Sürekli kuvvetli ellerine karşı uyguladığım direnç, kılını bile kıpırdatmaya yetmiyordu. Son indiğimiz basamağın ardından tuttuğu yakamı sertçe bırakmasıyla geri geri sendelemiş, kıçımın üzerine düşmüştüm. Öfkeyle dişlerimin arasına aldığım alt dudağımı iyice bastırdım.

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now