19. Sağanak

1.8K 146 81
                                    


Selam, nasılsınız?

Okullar açıldığından beri size bir bölüm sunamadım. Umarım bu bölümle birlikte haftanız mutlu geçer.

İyi okumalar diliyorum ve yorumlarınızın yolunu gözlüyorum...<33

...

Birbirini takip eden hızlı adımlarıma kesik kesik aldığım nefesler eşlik ederken ara sıra 'arkamdan gelen var mı?' diye kontrol ediyordum. Koştuğum karanlık sokaklar yavaş yavaş aydınlığa kavuştuğunda içimdeki korku biraz da olsa azalmıştı. Evime giden en hızlı kestirme yolu takip ettiğimden varış noktam o kadar da uzak değildi.

Hızını azaltmadığım ayaklarıma yayılan yorgunluğumu daha fazla görmezden gelemeyerek adımlarımı yavaşlatıp sokağın sağına ayrılan kısma girdim. Boğazımda ki kuruluk her soluklanışımda kendini belli ederken durmuş, dinlenmek amaçlı yanımdaki duvara sırtımı yaslamıştım. Yerinden çıkacakmış gibi atan kalp atışlarımı oldukça net duyarken sertçe yutkundum. Daha fazla burada durmamak adına doğrulup soğuk havaya derin bir soluk bıraktım.

Elimde sıkıca tuttuğum telefonumun kilit tuşuna bastığımda aydınlanan ekrandan saate baktım. Saat, 01.39'du. Arkadan parmak izini okutup ana sayfayı açmış, arama uygulamasına basmıştım. Bu yaptığımdan emin olmasamda tek çarem onu gece gece rahatsız etmekti.

"Ya sadece bir günlüğüne kalacaksın, hatta bir gece." gürültü yapmamaya özen gösterip açtığım kapıyı Ege de içeri girince geri örttüm. "Konumuz sence bu mu? Şu haline bak, ne oldu sana? Furkan'la olman gerekmiyor muydu?" ardı ardına sorduğu sinirli ve sitemli soruları dinlerken anahtarı ayakkabılığın askılık kısmına asıp sakin, yorgun adımlarımı odama yönelttim.

"Bu sefer kaçmayacağım ama gerçekten çok uykum var. Sabah sana her şeyi anlatacağım. Ondan önce, bu gece burada kalamaz mısın? Eğer evde sende olursan abim tarafından sorguya çekilmem." ısrarcı bir tavırla arkamdan gelen Ege'ye söylenip yatağıma oturarak yalvaran gözlerle suratına baktım.

Seslice soluyup sinirli bakışlarını bana çevirdi."Tamam ama ilk önce şu yüzünde ki yaralarla ilgilenmeme izin ver. Seni böyle gördükçe yenileri yapasım var." öfkesini tutan sesi bıkkın çıkarken sırıttım. "Hemşirim olmaya ne kadar da hevesli bu genç." oyuncu edasıyla böbürlenirken pansuman eşyalarını almak için ayağa kalktım. Ege yüzünde memnun olmayan bir ifadeyle beni göz hapsine alırken, "Bence yeni morartılar istiyorsun." diye huysuzca söylendiğinde sesli bir şekilde ufak bir kahkaha atmıştım.

"Hemşir Beyimizin eli pansuman yaparken ağırdı ama buna da şükür." Ege işi bittiği için eşyaları ilk yardım çantasına geri koyup kitaplığın en üst rafına yerleştirmişti. "Çok konuşma da uyu. Göz altların buradayım diyor resmen." yakına yakına ağır adımlarını tekrar bana yöneltti."Bana diyene bak, senin de benden bir farkın yok. Gel yanıma uyu." onu gece gece rahatsız ettiğim için kendimi kötü hissediyordum.

Sınav haftasından dolayı çökmüş solgun yüzünü gördükçe sinirleniyordum, kendine fazla dikkat etmiyordu beyefendi. "Telefonda biriyle konuşmam gerek, sonra yanına gelirim." dediğinde kafa sallayıp yorganımı kaldırdım. Kiminle konuşacağını tahmin ettiğimden sorma gereği duymayıp yatağıma kıvrıldım.

Ege net konuşmak ve beni rahatsız etmemek için oturma odasına giderken uzunca esnedim. Tüm günün yorgunluğu omuzlarımdan sırtıma yayılıyordu adeta. Acıyan göz çevrem ve yatağın sıcaklığı yavaş yavaş bedenimi uyuştururken yorgunluğumu çabucak üzerimden atmak için sızlayan gözlerimi ağırca yumdum.

-Dicle
Elimi kaskatı kesilen boynuma götürüp sertçe ovuşturdum. Sızlayan başım günlerin uykusuzluğuyla katlanırken ses çıkarmamaya özen gösterip koridor boyu ilerledim. Tüm gece boyu yoğun iş temposu bir düğün konvoyunda oluşan kazadan dolayı iyice artmış, oluşan telaştan dinlenecek bir dakika bile bulamamıştım ama neyse ki gelen yaralılar arasında kurtaramadığımız kimse olmamıştı.

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now