25. Kalp Atışı

1.7K 128 116
                                    

Selamın aleyküm, nasılsınız?

Uzun bir ara olduğu için bir iki bölüm öncesini okusanız
daha iyi anlarsınız.

Baya zamandan sonra
iyi okumalar <33


Depoyu çevreleyen korumalar dikkatlerinden ödün vermeyerek görevlerini ciddiyetle yerine getirmekteyken arka arkaya dizilen arabalar ön arazinin yarısını kaplamıştı adeta. Gecenin getirisiyle iyice soğuyan havada bu kadar adamın tedbirli davranmasının tek sebebi, depoda bulunan ve birazdan gelecek kişiden dolayıydı.

İçerisi oldukça geniş olan depoda paletler üzerine dizilmiş malların yerine, sandalyeye sıkıca bağlanan Kaya bulunurken kaçışı olmayan bir yolda olduğundan bir haberdi. Onun dışında, başında bekleyen Şükrü, Kemal, Murat ve Mehmet sessizliğini koruyarak başarıyla sonuçladıkları görevlerini bitirmiş, bir sonrakini devam ettiriyorlardı.

Kendilerine birkaç saat önce verilen emir, Kaya'nın şirketini kusursuz bir şekilde basarak onu alıkoymaktı. Her ayrıntısına kadar planladıkları çatışmada sadece birkaç çizikle kurtulmuş, Kaya'yı depoya getirmişlerdi. Şimdi ise buraya gelmek üzere olan patronlarını bekliyorlardı ki, tüm alana hakim olan sessizlik, kasvetli bedenin varlığını hissettirmesiyle son bulduğunda deponun kapısı gürültülü bir şekilde açılmış, öfkeden koyulaşan kahvelerin sahibi anbean Kaya'yı bulmuştu.

Oldukça dikkat çekici girişiyle ona dönen bakışları umursamazken sakinlikten uzak bir şekilde öfkelenmesine sebep olan adama doğru yürümüştü. Buraya zorla getirildiğinden beri tüm enerjisini Arel'e saklamakta olan Kaya'nın yüzünde büyüyen gülümsemesiyle aklından tek bir şey geçiyordu. O da, Arel'in kendisini öldürecek cesareti olmadığı düşüncesiydi. Çünkü sırtını yasladığı patronuna olduğundan fazla güveniyordu.

"Yanlış yapıyorsun. Şansın varken beni bıraksan iyi olur." bir o kadar bıkkın ve tehdit içeren sesini işiten Arel, yanına yaklaştığı ve üzerinde birçok silahı barındıran masanın önünde durmuş, öfkeli gözlerini keskin aletlerde gezindirmişti. Herhangi bir cevap bekleyen Kaya, uzun sessizliğin sonunda depoyu donatan histerik bir kahkaha sunmuş, Arel'in eline aldığı gümüş bıçağa bakmıştı.

"Anlaşabileceğimizi umuyorum?" kafasını yana eğip bakışlarını ürkütücü bir hava yayan adamın gözlerine kaydırdığında birkaç saniyelik de olsa korku içine işlerken bozuntuya vermemeye çalışmıştı, ama nafileydi. Şuan da, Arel dehşete sürükleyen bir katil edasıyla kendisine bakmaktaydı.

Dediklerini aldırış etmeyen Arel'in zihnini bulayan tek şey kanla kaplı bir görüntü olduğunda kavradığı kabzayla adımlarını Kaya'ya yöneltmiş, elleri arkada bağlı olan adamın tam önünde durmuştu. Fazla konuşkan oluşu ve kendisine sergilediği küstahlığı içindeki alevi körüklediğinden Kaya'ya baktı.

"Emin ol, öldüğüm anda peşine düşen ilk kişi-" Arel'in önünde bu kadar savunmasız durmasına rağmen tehditlerini eksik etmeyen Kaya'nın sesi, ansızın göğsüne saplanan bıçakla yarıda kesildiğinde tüm acı bedenine yayılmıştı.

Onun afallayan ve beyaza bürünen suratına aşağılayan gözlerini diken Arel, ellerini gümüş bıçağın kabzasından çekmeyip yavaşça Kaya'nın kulağına eğilmişti.

"Hangi cüretle ona dokunursun." alçak ama iliklerine kadar karamsar ve korkutucu hissettiren sesiyle konuştuğu sırada tamamen etini delen keskin kısıma inat biraz daha bastırdığında depoda sadece Kaya'nın acı dolu mırıltıları yer almış, kıyafetlere akmaya başlayan kana serinkanlılıkla bakarak geri çekilmişti.

ABİS [bxb]Where stories live. Discover now