16. Bölüm

2.7K 212 63
                                    


Yazar: Özge Meral

"Alışmaktan korktuğun için dokunmaktan vazgeçtiğin insanlar vardır..."

Biten bir ilişkinin ardından geriye yıkık dökük anılar ve parçalanmış kalpler kalır.
En kötüsüyse iki bedende tek ruhu paylaşan iki kalbinin daha sonra birbirlerine verecek bir selamları bile olmayan yabancılara dönüşmesidir. Ayrılık insanı parçalarına ayırıyordu.
Acı evresinin içinde iki seçeneğiniz olurdu ya acıyı kucaklar ve onunla yaşamayı öğrenirdiniz ya da acıya sırtınızı dönerdiniz.
Ben acıyı hissetmeyi reddedenlerdendim.
Bakışlarım bilediğim mızrağımdan açıklık alanın ilerisine kaydı.

Sehun yaslandığı ağacın altından kalın bir ladin dalını kırmaya çalışan savaşçıyı izliyordu. Ardından bezgin bir tavırla doğrulup çok hafif , kimsenin gerçekten gülümsemediğini anlayamayacağı bir gülümsemeyle dalı savaşçının elinden alıp dizinden tek bir vuruşta ikiye ayırdı.
Gem vurulmamış gücü içimde derinlere gömdüğümü düşündüğüm bir şeyi yerle bir eder gibi oldu.

Terden hafifçe parlayan teni güneşin altında parıldıyor ve baktıkça ona dokunma hissim daha da artıyordu. Sadece kahrolası 20 gün önce ona rahatça dokunabiliyor, elimin altında zevkten inlemesini sağlayabiliyordum.
Tıpkı onunda bana yaptığı gibi.
O kahrolası zamanlar artık uzak bir geçmişe ait gibi görünüyordu.

" Yine onu düşünüyorsun değil mi ?" dedi Iola hafif bir inlemeyle yanıma otururken.

Antremana alışkın olmayan bedeni her gün tutuluyor uykusunda bile ağrıyan pazılarının acısıyla sızlanıyordu.

" Kimseyi düşündüğüm yok benim. Sen işine bak." Dedim hançerimi mızrağımın sivrilttiğim ucuna bir kez
daha sürterken.

Iola başka bir inlemeyle yanımda uzanıp ellerini başının altına yastık yaptı.

" Bende öyle düşünüyorum zaten. Şu an ki işimse şöyle derin, güzel bir öğlen uykusuna yat-"

" Yine koca kıçını devirip yatıyorsun bücür."

" Senin ebeni-"

" Gece uykunu alamadın mı yoksa bücür ?"

Jinwoo boynunu kütletip Iola'nın tepesine dikildi. Sarı uzun perçemlerini arkaya sıvazlayıp kıvrımlı dudaklarını kıvırıp alaycı bir sırıtışla bana göz kırptı. Iola uzamaya başlayan saçlarının altından masmavi gözlerindeki ateşle Jinwoo'ya ölümcül bakışlar atıyordu.

" Dün gece odada bir aygır vardı sanırım. Horlayıp tüm uykumun içine etti. Görenler uzun saçlı, alaycı, küstah, kendini beğenmiş ve ben merkezli biri olduğunu söylüyorlar."

Düşünüyormuş gibi gözlerini kısıp şakağını kaşıdı.

" Bu sana tanıdık geliyor mu ?"

Jinwoo'nun yüzündeki gülümseme yerini öfkeye bırakırken atışmalarını zevkle izliyordum.
Son günlerde zihnimi dağıtan bazı şeylerden biriydi bu. Jinwoo ellerini ceplerine sokup bana doğru yaklaştı.

Sanki bir sır verir gibi eğilip ancak yakınımızdaki herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle " Gece yine sütünü içmedi değil mi ?" diye sordu.

Iola'nın tepkisiyse kesinlikle göz kamaştırıcıydı. Öyle uzun ve kulak kızartıcı bir küfür savurdu ki açık kalan ağzımla ona şaşkınca bir bakış fırlattım. Iolan'nın o sarı kafasının içinde kullanmadığı daha kaç kelime kalmıştı merak ediyordum. Jinwoo Iola'nın öfkesine kahkaha atarak karşılık verirken elimi yakalayıp beni ayağa kaldırdı ve arkama geçip omuzlarımı yakaladı. Bedeni bedenime yapışık geri geri yürümeye başladı.

Cehennem SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin