5. Bölüm

3.6K 323 68
                                    

Yazar; Özge Meral

Not; Gecikme için üzgünüm :'(

“ Hey, Luhan !”

İçgüdüsel bir tepkiyle arkamı döndüğümde bana doğru koşan Jiwoon'la karşılaştım. 

Jiwoon yakışıklı yüzündeki yamuk gülümsemeyle yanıma yaklaşıp benimle birlikte yürümeye başladı, ardından sol omzunu sertçe omzuma bindirdi. Bu aramızdaki bir selamlaşmaydı.

“ Nasıl gidiyor ?” dedi bakışlarını önümüzdeki patikadan ayırmadan.

Bunun asıl anlamı Minho  seni rahatsız etmeye devam ediyor muydu ?

“ Şimdilik bir sorun görünmüyor.” Dedim ayağımın önüne gelen bir taşı tekmelerken.

Jiwoon’la havadan sudan konuşarak geçen birkaç dakikanın ardından malzeme deposuna vardık. Elimdeki parlatılmış zırhı eski dolabın içine yerleştirdim. Minho  ile kavgamızın üzerinden 5 gün geçmişti. Çürükler ve çizikler canımı çok yakmasa da sırtımdaki ağrı dayanılmazdı. İlk gece karanlık binanın içinde şiltemin üzerinde yatarken acı içinde kıvranıyor, boğazımdan yükselen acı dolu inlemelere engel olamıyordum.

 Nihayet sabah olduğunda şiltemin ucunda bir kavanoz dolusu merhem, sargı bezi ve sırtımı koruması için pamuklu bir içlik duruyordu.

O günden sonra tıpkı Jiwoon’la olduğu gibi birkaç kişiyle daha garip bir arkadaşlık ilişkisine giriştik. Tüm hayatını tek başına geçirmiş biri olarak yalnızlık benim için sorun değildi. Yalnızlığa katlanabilirdim. Ama başımı çevirdiğimde gülümseyen yüzlerle karşılaşmak , işte bu paha biçilmezdi.

Yine de yeni arkadaşlarıma rağmen mutlu olmaktan çok ama çok uzaktım.

“ Luhan, hadi gelmiyor musun?” dedi Jiwoon başını depo kapısından uzatarak.

Yeni cilalanmış zırha son bir kez dokunup ellerimi kısacık dört bir yana dağılan saçlarımın arasından geçirip dışarıya çıktım. Gökyüzü sanki benim çıkmamı bekliyormuş gibi derinden gelen bir kükremeyle kapalı havada cam gibi parladı. Başımı yukarıya kaldırıp kara bulutları kaşlarımı çatarak izledim. Havadaki koku ağırlaşmış, rüzgar şiddetlenmişti.

Yağmur geliyordu.

“ Bu havalardan nefret ediyorum “ dedi Jiwoon açıklığa doğru yürürken. 

Bakışlarımı bir araya gelmiş düzinelerce savaşçının olduğu yere çevirdim. Yüzlerine bakılacak olursa onlarda havadan pek hoşnut değillerdi.

Bakışlarım birkaç metre ileride heybetli cüssesiyle dikilen Donkor’a kaydı. 

Esmer teni kapalı hava da daha karanlık görünüyordu. Gök bir kez daha gürledi ardından hafif ama şiddetini hızla arttıran bir yağmur başladı. Savaşçılardan homurtular yükselirken Donkor’un gür sesi hepsini bastırır nitelikte yükseldi.

“ Eşli dövüş. Şimdi.”

Eşli dövüş mü ? Bu yağmurun altında çamurun içinde ne dövüşünden bahsediyordu bu adam?

Cehennem SavaşlarıWhere stories live. Discover now