13. Bölüm

4.4K 208 20
                                    

Ama niye yorum yapmıyorsunuz domateslerim? Siz yorum yapmazsanız ben hikayenin güzel olup olmadığını anlayamam ki? 

________________________________**********_______________________________-

Binanın içine girdik. fazla hızlıydı ve arada bir ona yetişmek için koşmam gerekiyordu. Biri tarafından kovalanmadıkça koşmak benim için çok gereksiz bir eylemdi ve birden daha doğru düzgün tanımadıpım biri tarafından bu eylemi gerçekleştirilmeye zorlanmak çok daha sinir bozucuydu. 

En sonunda bir odaya girdiğimizde kendimi gri halıfleksli zemine bıraktım ve soluk alıi verşimi düzenlemeye çalıştım. Etrafa bakındım. Damon ilerideki dolaplardan birini karıştırıyordu ve aradığı şeyi bulamadıkça küfrediyordu. "Hey velet! Orada tembel poponun üstünde oturmaya bir son verip bana yardım etmeye ne dersin? Bence de olur. Acele et." Neydi ki bu acele? Ve üstelik daha tam olarak ne aradığımızı bile bilmiyordum. Popom ayağa kalkmak için fazlasıyla tembel olduğu için emekleyerek yanına vardığımda çoktan aradığını bulmuş gibi gözüküyordu. "Fazla ince... Dosyan neden bu kadar ince bücür? Yani benimki kadar kalın olmasını beklemiyorum ama içinde sadece tek sayfa var." Ben engel olamadan dosyayı açıp içindekileri incelemeye başladı. Elinden dosyayı almak için atıldım ama fazlasıyla çevikti ve benim bu çabam yüz üstü halıfleksli zemine düşmemle sonuçlandı. Hayır görmemeliydi orada ne yazdığını. Kimse bilmemeliydi. Henüz alt kısımlara inmemiş gibi görünüyordu. Daha kişi bilgilerinde olmalıydı. Birkaç başarısız deneme sonucu en sonunda gözleriini dosyamdan kaldırıp oldukça savunmasız ve neler olduuğunu anlamaya çalışan bana baktı. " Hey, velet. Ben çok sabırlı bir insan değilim. Senin dilinin nihayet çözülüp bize neler olduğunu kendi ağızından anlatmanı bekleyemem. O zamana kadar yaşlılıktan ölürüm diye düşünüyorum. O yüzden izin verirsen dosyanı okuyacağım ve bu iş bitecek tamam mı? Ve eğer bu dosyayı bir daha benden alma gibi bir girişimde bulunursan senin derini bu dosyayla yüzerim ve-" 

Şu an bu tehditlerin hiçbiri umurumda değildi. Bilmemeliydi. Bilemezdi. En başından beri burda olmamalıydık. Hem üstelik ben neden buradaydım? Dosyayı elinden kaptım. Zafer! Sonra arkamı dönüp koşmaya başladım. Ta ki bağacığıma takılıp düşene kadar. Oldukça soğukkanlı bir şekilde ben yerde kalkmak için debelenirken geldi ve elimdeki dosyayı oldı. Siniri fazlasıyla bozulmuş gibiydi. "BENİMLE OYUN OYNAMA SENİ LANET OLASICA YERDEN BİTME! SAKLADIĞIN ŞEY NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ Kİ?" Son kez şansımı denemek için elimi kaldırmıştım ki göz göze geldik. Ve ben o anda pantolonumu ıslatmadığım için çok şanslıyım. Pes ederek kafamı halıflekse gömdüm. 

Zaten pes etmeyip adam akıllı bitirdiğim veya başardığım bir şey var mı ki? Yoktu. Korkum yersizdi. Zaten şu anda da unutulmuştum. Kimse için önemli değildim ve ben ölünce beni kayıtlardan sileceklerdi. Hiç var olmamış gibi olacaktım. Korkuyordum çünkü içimdeki karaltının büyüdüğünü hissediyordum. Elerimi saçlarımın arasına geçirdim ve hıçkırarak ağlamamak için kendimi zor tuttum. Belki kendimi halıflekste boğabilirdim? Ama muhtemelen beynim buna izin vermezdi. Sadece ölmek istiyordum bunu bile yapmama izin vermiyorlardı. Yani ne değişecekti ki ben ölürsem? sadece isteyenler için Frederıksın ın yemeklerinden daha fazla olacaktı. 

"Velet daha ne kadar orada yatmayı düşünüyorsun? Eğer küçük beynin yine sana oyunlar oynuyorsa söyleyeyim sen bir halı değilsin ve yerde olmaman gerekir. Seni saçından sürümek istemiyorum demeyeceğim çünkü istiyorum ama bunu senin isteyeceğini sanmıyorum. Üstelik bunu diğerlerine de açıklayamam ve zor durumda kalırım. Şimdi kalk." 

Sözlerini ikiletmeden kalktım. Acaba okumuş muydu? Yoksa ilk kez bile olsa biriyle sempati kurup okumamış mıydı yoksa...

Koridorda ayak sesleriimiz yankılanıyordu. Çaktırmamaya çalışarak ona bakıordum. O da bunu farkındaydı. Farkında olduğunu biliyordum. En sonunda daha fazla dayanamayıp bana döndü. "Hayır dosyanı okumadım Madileyn. Eğer bunu merak ediyorsan etme." Okumamış mıydı? Neden okumamıştı? Bana acımış mıydı? Yani tabii ki acınacak haldeydim ben bile kendime acıyordum. Ama o acıyabilir miydi ki? Bu da bir duygu değil miydi? Aklımda tuhaf ve açıklamasız sorularla bir kez daha dışarı çıktık.

*******************************************************************************************************

Gün beni hayal kırıklığına uğratacak biçimde hızla geçti Dışarıda olmak hiç hoşuma gitmese de bu gün tuhaf derecede huzur vericiydi. Damon ile olan ufak ve ürkütücü maceramızdan sonra Jeremy ile vakit geçirmiştim. Altüst olan sinirimi yatıştırmama yardım etmişti. Ve şu anda herkes içeri giriyordu. Ben de Jeremy nin bana verdiği bilekliğe bakıyordum. Üzerimde bir çift gözün dolaştığını hissettim. Arkamı döndüğümde Damon gözlerini kaçırdı ve hızla yanımdan geçip gitti. Bu çocuğun benimle derdi ne olabilirdi ki?

Her şey birkez daha sessizliğe ve huzura büründü. Havada akşam serinliğinden eser yoktu ve çok boğuk bir hava vardı ama koğuşun içi serindi. Gözlerimi kaparken Damon'ın silüetinin neden bir türlü aklımdan çıkmadığını merak ediyordum. Ama sakindim. 

Ve benim Damon'un da dediği gibi küçük olan beynim bunun fırtınadan önceki sessizlik olduğunu anlamayarak uykuya daldım....

Lütfen Bana DokunmaWo Geschichten leben. Entdecke jetzt