5.BÖLÜM

29.1K 1.9K 291
                                    

Merhaba, azıcık geciktik ama biz geldik🧡

Upuzun bir bölüm, umarım seversiniz.🧡

Arayı fazla açmayı düşünmüyorum, bu yüzden bir anlaşma yapalım mı?

Sınıra 600 oy diyelim, oylar tamamlanırsa Haftaya Salı günü yeni bölümle geleyim?

O küçük yıldızlara basmayı unutmayın lütfen🧡

Keyifli okumalar🍂

***

Hiçbir tecrübesi olmaması, hiçbir şey bilmediği anlamına gelmezdi. Ömür romantizmden ve ona dair her şeyden hoşlanırdı. Sadece aşkı değil, tutkuyu da bunun bir parçası olarak görmeye bayılırdı. Kimi geceler, baş ucu lambasının altında yastığının içine gömülerek okuduğu o vaat dolu erotik satırlar yanaklarını kızartır ve ona nefes aldırmazdı. Bir sevgilinin tatlı, ihtiras dolu dokunuşlarının teninde gezindiğini düşündüğü her seferinde kalbi delice atar ve dişlerini dudaklarına geçirerek bir gün böylesini tadıp tadamayacağını hayal ederdi. Göğüs kafesinin içinde uçuşan o kelebeklerin, damarların altında gezinen kor alevlerin ya da kasıklarda toplanan o çıldırtan baskının gerçek olup olmadığını hep merak etmişti.

Ve artık biliyordu ki kelebekler de kor alevler de ve o kahrolası baskı da gerçekti.

Tüm bunlar gerçekti ve düşündüğünün çok daha ötesindeydi. Adamın kucağında titreyerek derin nefesler almaya çalışırken tek düşünebildiği adamın ona hissettirdikleriydi. Sadece tek bir öpücükle kendinden geçmişti. Teninin kızardığını, kalçalarında adamın o güçlü avuçlarının sıcaklığını ve ıslak dudaklarında hala adamın yumuşak dudaklarının baskısını hissediyordu.

Kazağının geniş yakası kayarak omzunun birini açıkta bırakmıştı, saçları dağılmıştı ve muhtemelen bu haliyle bir şapşal gibi görünüyordu ama Ömür buna aldırmıyordu. Toparlanması, adamdan uzaklaşması gerektiğini biliyordu ancak o kadar güçlü değildi. Erez o için için yanan gözleriyle ona bakarken ve her geçen saniye onu daha da büyüyen sertliğine çekip, çok daha fazlasını arzuladığını hiç çekinmeden gösterirken bunu yapamıyordu. Sanki hipnotize olmuş gibiydi, adamın sıcak solukları tatlı bir meltem gibi yüzüne çarpıp onu şöminenin ateşinden daha çok ısıtırken ve gözleri, limana demir atan bir gemi gibi onunkilere tutunurken o da aksini düşünemiyordu.

Erez Gündoğdu ona yalnızca ilk öpücüğünü vermemişti, ona unutulmaz bir ilk öpücük vermişti ve Ömür şimdiden bir başkası için sabırsızlanıyordu. Adamın iri avuçlarının saçlarına hoyratça karışmasını ve kolunun beline dolanarak onu yeniden göğsüne çekmesini istiyordu. Fazla mı arsızdı yoksa saçmalıyor muydu?

Titreyen parmaklarının hala adamın saçlarının arasında gezindiğini fark ettiğinde derin bir nefes aldı ve ellerinden birini adamın boynuna indirerek, parmaklarının tersini onun esmer teninde gezdirdi. Erez'in gözlerinin bu dokunuşlarla kısıldığını ve kalçalarının üstündeki avuçlarının onu daha sıkı kavradığını görmek, onu sonraki dokunuşları için cesaretlendirdi. Elini adamın omzuna kaydırdı ve bir an için dudaklarını araladı ancak ne diyeceğini bilemedi. Ne söylemeliydi? Teşekkür ederim, mi?

Erez onu kendisine doğru biraz daha çektiğinde Ömür usulca ona uydu ve adamın güçlü bedeniyle onu adeta sarmasına karşın kendini onun kollarında çok küçük, çok güvende hissetti. Onu henüz birkaç gündür tanıyor olabilirdi ancak yıllardır tanıdığı insanlar bile ona böyle hissettirememişken bunun yanlış olduğunu kim söyleyebilirdi ki? Ömür daha önce kimseyi istememişti, hiç kimsenin dokunuşlarını ya da sözlerini arzulamamıştı ancak Erez başkaydı. Sanki bu öpücükle Pandoranın Kutusunu açmış gibiydi, hisler Ömür'ü sarmalamaya ve bir ilmek gibi boğazına dolanmaya başlamıştı. Neyi inkâr edecek ya da bu saatten sonra neden kaçacaktı?

GÜZ GÜLLERİWhere stories live. Discover now