9. BÖLÜM

25.8K 1.6K 1.1K
                                    

Merhaba, biz geldik🧡

Medyada bu kez Alparslan Beyciğimiz var😌

Yeni bölüm için 720 oy diyelim, anlaştık?  Bence anlaştık?🧡

Hesaplarımızı da bırakıp kaçıyorum.👇🏻

İnstagram, twitter: kadifekelimeler

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen, keyifli okumalar🍂

***

5 Yıl Sonra

"Ömür? Beni dinliyor musun tatlım?"

Annesi Suna Göktepe, uzanıp manikürlü elini onunkinin üstüne bıraktığında sıçrayan Ömür, geri çekilirken dirseğini masadaki kadehe çarptı ve yarısından biraz daha az dolu olan kadeh devrilerek yere düşerken irkildi. Şarabın zemine yayılıp, biraz ötedeki İran halısına doğru ilerlemesini seyrederken masadaki bir peçeteyi eline alarak beyaz örtüye sıçrayan birkaç damlayı umutsuzca silmeye çalıştı ve yanındaki sandalyede oturan Tan, nazikçe uzanıp koluna dokunduğunda bir rüyadan uyanır gibi kendine gelerek kumaş peçeteyi tabağının yanına bıraktı. "Özür dilerim, ben..."

Masadakilerin şaşkın bakışlarının altında kan yüzüne hücum etti ve Tan "İyi misin?" diye sorduğunda başını sallayarak su bardağından bir yudum aldı. "İyiyim, ben sadece... Şu sıralar işler çok yoğun ve... dalmışım. Özür dilerim."

Birkaç hizmetli gelerek sessizce etrafı temizlediğinde ve uzaklaştığında Ömür derin bir nefes alarak boş bakışlarına biraz daha anlam katmayı denedi ve gerçekten ilgileniyormuş gibi annesine dönerken "Ne diyordun?" diye sordu. "Sanırım kaçırdım..."

"Yarınki brunch'tan bahsediyorduk." Tan'ın kız kardeşi Özge araya girerek, Ömür'e kirpiklerinin altından alayla bakarak gülümsedi. Onun da tıpkı Tan gibi koyu renk gözleri ve koyu renk saçları vardı. Parlak saçları düz bir şekilde yüzünün iki yanından bir nehir gibi akarak omuzlarına iniyordu. Minik kalkık bir burnu ve çoğu zaman küstahça kıvrılan dudaklarıyla güzel ancak itici bir kadındı. "Sen de bize katılırsın, öyle değil mi?"

"Aslında benim..."

"Hadi ama hayatım, eminim birkaç saatini bize ayırabilirsin. Kırma bizi..."

Tan'ın annesi Seray Hanım da tıpkı kızı gibi araya girdiğinde, bu emrivakilerden hiç hoşlanmayan Ömür uzanıp kadehinden yeni bir yudum almak istedi ama sinirden ellerinin titrediğini fark ettiğinde onları yeniden kucağına çekerek, bakışlarını çaprazındaki kadının yüzüne dikti. Seray Hanım sarıya boyattığı saçları, ela gözleri ve kızının aksine yüzünü süsleyen gerçek bir gülüşle ona bakarken Ömür onu reddetmeyi hiç istemiyordu ama ertelemeyeceği işleri vardı ve Tan'ın da bu duruma itiraz etmemesi onu kızdırmıştı.

"Özür dilerim, dediğim gibi galeride işlerim var ve..."

"Neden hala orada çalışıyorsun ki?" Özge şarap kadehini parmaklarının arasında şöyle bir sallayarak şarabın içinde dalgalanmasını seyrederken dirseğini rahat bir tavırla masaya yasladı. "Şahsen ben başkalarının emri altında çalışamam. Sen yine iyi dayanıyorsun..."

"Abartıyorsun Özge, ben oranın müdürüyüm. Birtakım sorumluluklarım olması çok doğal ama seni de anlıyorum, babanın şirketinde çalışıyormuş gibi yapmak benim işimden daha kolay olsa gerek..."

Ömür bal kadar tatlı bir gülüşle karşılık vererek bakışlarını sinirle kızaran Özge'den çekip annesine döndü. "Bu hafta sonu galeride bir sergi var, biliyorsunuz. Onunla ilgilenmem gerek. Bu sefer size katılamayacağım..."

GÜZ GÜLLERİWhere stories live. Discover now