13. BÖLÜM

14.8K 1.4K 501
                                    

Erez🤤

Merhabaa, biz geldikk🧡

İkiye böldüğüm bir bölüm, birazcık giriş bölümü gibi ama umarım seversiniz👉🏻👈🏻

Oylarınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim, her biriniz şahanesiniz! 800 oyu görür müyüz, deneyelim mi?🧡

800 oy sonra bölüm sizindir, anlaştık? Bence anlaştık.👌🏻🧡

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen🧡

Keyifli okumalar!🍂

***

"Eline ne oldu senin?"

"Efendim?"

İrkilerek annesine dönen Ömür ona dalgın bir bakış attığı sırada, Tan'ın kız kardeşi Özge'nin dudaklarından yalnızca Ömür'ün duyabileceği kadar alçak sesli bir homurtu döküldü ama genç kadın ona aldırmadı. Özge'nin kısılan bakışlarında ve yüz ifadesinde apaçık bir düşmanlık vardı ve Ömür geçen yıllarda buna alışmıştı. Onu umursamamaya çalışıyor ve aslında bunun kadını daha da hırçınlaştırdığını bilerek içten içe tatmin oluyordu. Özge istediği her şeye sahip olabilecek biriydi ama durduk yere Ömür'e bilenmişti ve en iyisi onu mümkün olduğunca görmezden gelmekti.

"Annen elini sordu tatlım," diyen babasının hemen sol tarafında oturuyordu. Bu yüzden babası kolaylıkla uzandı ve Ömür'ün çok sık görmediği endişeli bir yüz ifadesiyle parmaklarını elinin üzerindeki bandajlarda gezdirdi. "Nasıl oldu bu ısırık?"

"Önemli bir şey değil." Omuz silken Ömür bu sefer tüm masanın dikkatini çektiğini fark ettiğinde gerildi ve gözlerinin dolmaması için derin bir nefes aldı. "Bir köpek ısırdı. Sadece sevmek istemiştim ama... sanırım sevilmekten pek hoşlanmadı."

Kont'un kendisine diktiği hırçın bakışlarını, elinin üzerine sarılan atkıyı ve Erez'in son sözlerini hatırlarken zorlukla yutkunan Ömür avcunu babasının iri avcunun içinden çekerek kucağına bıraktı. Bu izler teninde silik bir yara olarak kalacak ve belki zamanla kaybolacaktı ama Ömür bunu asla unutmayacağını biliyordu. Kont'un ona bir yabancıya bakar gibi bakışını ve Erez'in onunla ilgilendiğinde sanki bundan hoşlanmamış gibi hırlayıp, Erez'i yanına çağırışını hep hatırlayacaktı. Genç adamın önüne geçerek, Ömür'e orada durmasını söyler gibi dişlerini göstermesi silinmemek üzere hafızasına kazınmıştı ve Ömür bu görüntülerin kabuslarına gireceğini, ona uyku uyutmayacağını biliyordu.

Erez dosyalarla birlikte arabasına atladığında ve Kont'u da ön koltuğa yerleştirerek orayı terk ettiğinde kanlı avcuyla orada öylece kalakalmıştı. Yanakları gözyaşlarıyla ıslanmış, soğuk havanın dövercesine ona çarpmasıyla birlikte iyice titremeye başlamıştı. Ezel birkaç dakika sonra gelip onu orada bulduğunda sanki neler olduğunu anlamıştı. Hiçbir şey söylemeden Ömür'ü yerden kaldırmış ve içeriye götürmüştü. Bir doktor çağırarak eline baktırmış, ardından da ona izin vermişti.

Şayet bu sadece basit bir ısırık olsa Ömür itirazlar sıralayarak buna hiç gerek olmadığını söylerdi. Ama öyle değildi. Öylesine dağılmıştı ki kendini yıllar sonra ilk kez bu kadar kötü hissetmişti. Evine gitmiş, bir ağrı kesici alarak yatağına girmiş ve saatlerini orada geçirmişti. Şimdi ise ailesinin evinde, Yücesoylarla birlikte, sıkıcı bir yemekteydi ve işkencesinin bir an önce son bulmasını dileyerek tabağındakilerle oynuyordu. Ömür'ün son zamanlardaki bu dalgın, düşünceli halinin herkes farkındaydı ama neyse ki kimse üstüne gitmiyordu da genç kadın biraz olsun rahatlıyordu.

Annesi kaşlarını çatarak daha dikkatli olması ve gördüğü her köpeği sevmemesi konusunda onu uyarırken, Ömür ağır bir tebessümle başını salladı ve üzerindeki ilgi biraz azalınca tabağındaki bezelye tanelerini sayarak oyalandı. Onları ikişerli, ardından üçerli gruplar halinde ayırdığında ve bu kez de altılı gruplar yapmak istediğinde Özge "Yemeği beğenmedin mi?" dedi. "Tabağın hala duruyor Ömür? Oysaki çok güzel olmuşlar?.."

GÜZ GÜLLERİWhere stories live. Discover now