1.BÖLÜM

32.5K 2.2K 1K
                                    

Medya: Erez Gündoğdu😌

Merhaba biz geldik🧡

Bir önceki bölüm için herkese teşekkür ederim, yine öyle devam edelim olur mu?🧡

500 oy diyelim mi, bence diyelim🧡

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, olur mu? Destekleriniz benim için çok önemli🧡

keyifli okumalar🍂

***

Yüzüne çarpan hızlı ve sıcak soluklarla uyandığında kendini sersem gibi hissediyordu. Bu yüzden birkaç saniye boyunca gözlerini açık tutmakta zorlandı. Ve kendine gelebildiğinde, gördüğü ilk şey buz mavisi gözler oldu. Bir an için yerinde sıçradı ve karşısındaki köpek de -kocaman, sevimli bir Sibirya Kurduydu- tıpkı onun gibi gerilediğinde gülümsedi. Kollarından birini uzatarak havaya kaldırdı ve köpeğin kulaklarının arkasını okşayarak güldü. Bir gözünün kenarı ve kulakları hariç bembeyaz tüylerle kaplı Kont son birkaç günde kıza alıştığı için bu teması hiç yadırgamamıştı.

Ömür Kont'u okşarken bakışlarını içeride gezdirmeye başladı. Bulunduğu yatak odasının duvarları hoş kokulu kütüklerle kaplıydı ve yerler de ağaçtandı. Yattığı dört direkli yatağın da ağaçtan yapılma olduğunu görebiliyordu ve sağında ve önünde olmak üzere iki büyük pencere vardı. Perdeler kapalı olduğu için hiçbir şey göremiyordu ama ışık yanmadığına ve oda aydınlık olduğuna göre gündüz vakti olmalıydı.

Pencerenin önündeki tahta sallanan sandalyeyi, odanın bir köşesinde yerden tavana kadar uzanan ağaç dolabı, şömineyi ve yerdeki post halıyı süzerken buranın kendi kulübeleri olmadığını fark etti. Hatırladığı en son şey çok yorulduğu ve karların içine gömüldüğüydü. Birilerinin onu kurtardığı kesindi ve Ömür bunun kendi gurubu olduğunu hiç sanmıyordu. Hatırladıkça öfkeleniyor ve bir daha o guruptan kimsenin yüzünü görmek istemiyordu.

Kont burnuyla kolunu dürttüğünde gözlerini ona çevirerek doğruldu ve "Su," diye mırıldanarak yanında bir sürahi aradı ama komodinin üstü boştu. Köpek bir anda yataktan atlayıp odadan çıktığında onun arkasından baktı ve ayağa kalkamayacağını anladığında kendini yeniden sırt üstü yatağa bıraktı.

Berbat hissediyordu. Kasları günlerdir hareketsiz durmuş gibi sertleşmiş ve katılaşmıştı. Kollarını kaldırmak bile canını yakıyordu ve kesinlikle çok susamıştı. Birkaç saniye sonra, köpek ağzında bir şişe suyla içeri girdiğinde Ömür ona bir öpücük atarak "Aferin oğlum," diye mırıldandı. Güç bela doğruldu ve köpeğin tüylerini okşarken, eğilerek onun sevimli yüzüne bir öpücük bıraktı. "Aferin sana..."

Köpek havlayarak yeniden yatağa çöktüğünde Ömür de su şişesini açtı ve şişeyi başına dikti. Öylesine iyi gelmişti ki, yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Bacaklarını yataktan sallandırdı ve üçe kadar saydıktan sonra ayağa kalktı. Yatağın direklerine tutunarak odanın içerisinde birkaç adım atarken yüzünü buruşturmasına engel olamıyordu çünkü vücudu sahiden de uyuşmuştu. Köpek ayaklarının dibine gelerek havladığında ve sanki yeniden yatağa dönmesini istermiş gibi baktığında Ömür bedenini esneterek gerindi ve o sırada üzerindeki kıyafetleri fark etti.

Üzerinde bir halterciye aitmiş gibi duran geniş bir tişört ve bağlanan bağcıklarına rağmen belinden kayıp gitmek üzereymiş gibi duran bir eşofman altı vardı. Ayrıca ayaklarına da kalın, siyah çoraplar giydirmişlerdi. Ömür bunların kime ait olduğunu ve onu kimin giydirdiğini merak etse de kendisini sıcak tuttukları için minnettardı. Günler öncesinde donmak üzereyken şimdi sıcacık bir yerde sıcacık kıyafetler giymek onu sevindiriyordu ve bu evin kime ait olduğunu öğrenince daha da mutlu olacaktı.

GÜZ GÜLLERİWhere stories live. Discover now