25.Bölüm: "Yokluğunda."

3.2K 405 874
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Yukarıda ki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

SINIR: YOK!

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

İyi okumalar, beyler ve prensesler. 🔮

 🔮

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

25.Bölüm: "Yokluğunda."
"Dinle, rüyaların her gün aynı olmayacak!"

***

Her şey yoluna girmiş miydi, bilmiyorum? Belki de daha çok çekecektik o or*spu çocuğundan. Ama elimizden ne gelir ki? Kim olduğunu bile bilmiyoruz. Ama öğreneceğim. Er ya da geç. Ortaya çıkacak her şey, birer birer!

Onları o kadar çok özlemişim ki. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam ediyorduk. İçimiz de kıyametler kopsa da bir şekilde ilerliyorduk. Dışarıya yansıtmıyorduk. Elimi yanağıma yaslamış mal mal dışarıya bakarken garsonun sesiyle irkildim. Yeni bir başlangıç yapmak için, En berbat gecemizin başlangıcı olan kafeye gelmiştik.

Biz de böyleyiz işte gelmek istemezken bir daha buranın yüzünü bile görmek istemezken, kendi isteğimizle yine buradaydık. Korkularımızla yüzleşmek zorundayız.

"Merhabalar efendim hoş geldiniz, şöyle menülerinizi vereyim ben size. Karar verdiğinizde duvarın düğmeye basarak beni çağırabilirsiniz."

Ah yine o kız. Hani Burak latte isterken bebeğim demişti. Sonra da kız kahve tabağının kenarına numarasınıda bırakarak siparişi getirmişti. Hatırladınız değil mi? 

Kafamı çevirdiğimde Selin çok mutlu ama bir o kadar da tedirgin görünüyordu. Sanki içi içini yiyordu.

Olayların üzerinden neredeyse bir ay geçmişti. Ve yeni hiçbir şey de eklenmemişti. Hatta okula gitmeyede başlamıştık. Yine de tamamen unutamıyoruz yaşadıklarımız kolay ve doğal şeyler değildi.

Kız yanımızdan uzaklaştıktan sonra Selin kulağıma doğru eğildi.

"Can buradan gidelim mi, artık?"

"Güzelim gelip oturduk o kadar, geri kalkıp gitmemiz ayıp olmaz mı?" dedim kısık bir ses tonuyla.

Selin'in huzursuzluğu gözlerinden okunuyordu. O sırada Burak'a doğru döndüm. Furkan'la beraber telefondan bir şeylere bakıyorlardı.

"Burak."

Abuk subuk bir homurtu çıkararak, iki saniyeliğine telefondan kafasını kaldırdı ve anında geri gömdü.

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin