36.Bölüm: "Gizli Geçit."

1.7K 246 107
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Bol bol yorum yapıp, oy atmayı esirgemezseniz beni çok mutlu edersinizzz^^ Hem de yüksek etkileşim alan bölümler, kitabın daha çok öne çıkmasını sağlıyorrr🥺💙

Yukarıda ki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

İNSTAGRAM: @emircaanseker TAKİP EDEDEBİLİRSİNİZ. ORADAN BANA ULAŞABİLİRSİNİZ.

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

İyi okumalar, canımın canı canımsularım. 🔮

***

Var bir hayalimiz...

Var bir hayalimiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

36.Bölüm: "Gizli Geçit."
"Artık tamamız..."

***

YAZARIN ANLATIMIYLA:

Her şeyin bittiğini düşünen Selin, ağzından çıkan kelimeden sonra, Can'ın onu yakalayabilmiş olmasının hâlâ etkisinden çıkamamıştı. Öylece, kendisini tutan adamın gözlerine bakarken hiçbir şeyin farkında değildi. Can ise dışarıda bir arabanın içerisinde planlar yapıyor, fikirler arıyor, harekete geçmek için doğru zamanı bekliyordu. Evet, belki       Selin'i oradan çekip alacaktı. Ama şu an Selin'in, kolları arasında olduğu adam... Can değildi.

Selin gözlerini bir kez açıp kapadıktana sonra ancak kendisine gelebilmişti. Kollarında durduğu korumadan bir çırpıda kurtuluverdi. Yakışıklı koruma, ona acırcasına bakarken; Selin açılmış belini düzeltmekle meşguldü. Koruma ise her şeyin zaten farkındaydı. Elleri kolları bağlı bir şekilde buradaydı. Buraya, o adamın parasına muhtaçtı. Diğerlerinden farklı olduğu adeta gözlerinden belliydi... Daha gencecik, toy... Koruma, takım elbisesini ve kıravatını düzeltti. Bir teşekkür beklermiş gibi Selin'in gözlerine bakmak üzereyken, beklediği teşekkür geldi bile.

Selin, hafifçe boğazını temizledi, "Teşekkür... Teşekkür ederim." dedi cümlesini zar zor toparlayarak. Aslında iki kelimeyi bir araya getirememişti ve hâlâ gördüğü halüsinasyonun etkisindeydi.

Gülümsedi iyi kalpli koruma...

"Rica... Rica ederim." dedi aynı şekilde. Selin de gülümsedi... Buruk bir gülümsemeydi, acı içinde bir gülümsemeydi. Acının tatlı  tebessümü değil, acının acı tebessümüydü bu yüzündeki... Canı yandı, canını yaktılar...

"Be-ben... Yemek yemeye gideyim." dedi kekeleyerek. Yakışıklı koruma ise başını salladı ve önden siz dercesine eliyle yolu gösterdi. Selin, merdivenleri ayaklarını sıkı sıkı basarak indi. Tekrar düşmek, tekrar bir hayale tutunmak istemiyordu. Koruma ise onun yavaşlığını anlayışla karşıladı ve sabırla bekledi. Selin, merdivenlerin sonuna geldiğinde mutfak olduğunu düşündüğünü yere doğru yöneldi. Koruma da tam ters yöne, dış kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Kapıyı açtı ve bir rüzgar estirerek çıktı içeriden.

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin