8.Bölüm:"Kanadım kırıldı."

9.6K 1.3K 4.2K
                                    

Merhaba prensesler 🔮

Yukarıdaki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

Daha önceki bölümlerde erkek göremediğim için bu bölümü kızlara ithaf etmek istiyorum ❤️

İyi okumalar güzel yıldızlarım ⭐️

***

SELİN'İN ANLATIMIYLA:

Can'ın evinin önüne geldiğimizde, Can kıyafetlerini değiştireceğini söyleyerek bizim beklememizi istedi. Yol boyunca uyuduğumu sanıyordu ama her saniye aynadan beni izlediğini gördüm.

Can oturduğu arabanın ön koltuğundan inip evin kapısına ulaştığında;
"Selin bir terslik var. Can kapıyı çalmadı veya anahtarıyla açmadı ama itelediğinde kapı açıldı." dedi Burak.

Benim de içimi büyük bir korku kaplamıştı. Neyden veya kimden korktuğumu bilmiyordum ama kalp atışlarımın sesini kulaklarımda duyabiliyordum. Kalbim, göğüs kafesimi zorluyor, kemiklerimi parçalayıp dışarı çıkmak istercesine atıyordu.

"Yalnız bırakmayalım Burak, bir şey olabilir. İn, hadi gidelim." dedim Burak'a.

Burak arabanın kontağını tamamen kapattıktan sonra arabadan indik. Yere bastığımda bacaklarımın titrediğini hissediyordum. Ben eve doğru ilerlerken Can çoktan içeriye girmişti. O sırada Burak'ın arkamdan gelmediğini fark ettim. Arkama dönüp baktığımda arabadan büyük ve kalın bir odun parçası çıkardığını gördüm.

"Burak onu ne yapacaksın?"

"Lazım olabilir kızım, belki içeride birileri vardır. Can'ı esir falan almışlarsa odunu kafalarına fırlatıcam." dedi gülerek.

Böyle bir durumda nasıl hâlâ ciddiye almadan gülebiliyordu anlamış değilim. Benim adrenalinden kalbim parçalanacaktı resmen ama o çok rahattı. İçeride gerçekten bir hırsız falan olabilir ve Can'a zarar verebilirdi. İçimi çok büyük bir korku sarmıştı. Gözlerimi devirip, omuz silktikten sonra çamurlu çimenlere basa basa evin kapısına ulaştık.

Tam içeri girerken Can'ın bağırış seslerini duydum. Sesi yakından geliyordu, büyük ihtimalle üst katta değildi. Giriş katta olmalıydı. Ama sadece sesini duyabiliyorduk ne dediği tam olarak anlaşılmıyordu.

"Selin geri çekil önden ben gideyim, önce mutfağa bakalım." dedi Burak.

Gerçekten çok korkuyordum ve itiraz etmeden takip ettim. Gerçi itiraz etmek falan da istemiyordum, o kadar cesaretli değildim maalesef.

Burak önden gidip elindeki odun parçasını havaya kaldırdı ve mutfağın girişindeki duvara dayanıp kafasını hafifçe çıkarıp içeri baktı. Kafasını çektikten sonra bana eliyle gel gel tarzında bir işaret yaptı.

"Baba ölme baba."

Yaklaştıkça Can'ın sesi daha da netleşmişti. Ne dediği anlaşılır olmuştu ve biz de sesin hangi odadan geldiğini anlamıştık.

Burak önde, ben arkasında giderken yerde damla damla kan izleri olduğunu fark ettim. Salonun önüne vardığımızda kapının dışına doğru akan kanlar vardı. Başımdan aşağı kaynar sular dökülür gibi oldum. Korkudan yanıyordum. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Aynı zamanda bir şey olduğunu biliyor olsam da olmamış olması için dua ediyordum. Burak eliyle omzumu tutup beni durdurarak önden kendisi içeri girdi.

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin