35.Bölüm: "Orman Yolu."

2.2K 306 544
                                    

Merhaba güzel yıldızlarım ⭐️

Bol bol yorum yapıp, oy atmayı esirgemezseniz beni çok mutlu edersinizzz^^ Hem de yüksek etkileşim alan bölümler, kitabın daha çok öne çıkmasını sağlıyorrr🥺💙

Yukarıda ki müziği açalım, ışıklarımızı kapatalım ve perdelerimizi açıp, camın kenarına geçelim.

İNSTAGRAM: @emircaanseker TAKİP EDEDEBİLİRSİNİZ. ORADAN BANA ULAŞABİLİRSİNİZ.

Unutmayın biz "Gökyüzüne sığınacağız."

İyi okumalar, canımın canı canımsularım. 🔮

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

35.Bölüm: "Orman Yolu."
"Sanki o an başka bir şey dilesem gerçekleşecekti..."

***

Orman yoluna sapmamızla beraber ıssız bir yola girmiştik. Bazı fabrikalar, eski terk edilmiş köy evleri ve yine bazı boş fabrikalar vardı. Herhangi bir kamera kayıdı alabileceğimiz bir dükkan yoktu. Yani demek oluyor ki; kendi başımıza kalmıştık bu ıssız orman yolunda... Gerekirse her yeri detaylamasına arayıp bulacağız. Arabanın lastik izlerini daha önce aldığımız için bu da bize yardımcı olacaktı. Yine aynı yerlerimize oturmuş yolumuza devam ediyorduk. Haluk amca ve adamları da arkamızdaydı tabii ki. Bir süre sonra mavi kırmızı ışıkların yaklaştığını, yaklaştıktan sonra da kapandığını görünce polislerinde geldiğini anladık. Herhangi bir fark edilmeye karşın sivil araçlı polisler gelmişti. Polislerin burada olması güvenliğimiz açısından iyiydi ve o şerefsizin kaçma ihtimalini düşürüyordu. Belki de kendisi hiç orada değildi bile... Ama bunu görmeden anlayamayacağız. Gökyüzünün tuhaf bir kızıllığı vardı... Sanki gülümsüyor gibiydi bulutlar, bir sigara dumanının içe çekilmeden dışarı bırakılması gibi dağılmıştı her biri. Dalga dalgaydı, gökyüzü bir deniz gibiydi bu sabah. Sanki gidemediğimiz denizleri bize taşımıştı. Şu an bir feribottayız fakat ne hikmetse deniz gökyüzünde... Biz de göğün üzerinde mi ilerliyorduk? Her şey tersine dönebilir miydi? Paralel bir evren olsa, orada da bunları yaşar mıydık? Düzen bozulabilir miydi? Kaderimiz çizilmiş miydi? Martılar tepemizden dolaşıyor, Furkan camdan ufak simit parçaları fırlatıyordu. Arabamızla binmişiz feribota... Bir yolculuk var, bir yere gidiyoruz ama nereye bilmiyorum. Bilemiyorum... Göğün rengi gerçekten değişikti. Güneşin kızıllığını almış gökyüzü, garip bir şekilde morla harmanlanmıştı. Bulutların içerisinde yüzen insanlar vardı sanki. Dalga dalga bulutların arasından insanlar el sallıyordu sanki. Ya da ben öyle görüyordum; çünkü öyle görmek istiyordum. Hayallerimi, düşüncelerimi engelleyebilecek hiçbir şey yokken neden düşünmeyeyim ki? Ne istersem o olur değil mi? Bir şeyin olmasını istiyor ve olduramıyorsam, ben de onu düşlerim. Düşlerimi de engelleyecek değil ya bu iğrenç dünya!

SİL BAŞTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin