27 'Şehirlere bombalar yağardı her gece. Biz durmadan sevişirdik.'

1.7K 131 1.6K
                                    


Aşk: Bir varlığı tutkuyla ve nâmütenâhî bir özlemle sevme. Ayakları yerden kesen, dizlerin bağını çözen, karında kelebekler uçuşturan, yüreği yerinden söken, aklı baştan alan tarifsiz bir sevdâ. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Şiddetli ve yakıcı sevgi mânasındaki ışk kelimesinden evrilmiştir.

Mamihlapinatapai: İki kişinin de bir şey yapmak istediği, bir şey söylemek istediği, aralarında bir şey olmasını arzuladığı ancak içten içe karşı tarafın başlatmasını istediği bir olayda, iki tarafın paylaştığı bakış.

Küçüğüm daha çok küçüğüm.

Bu yüzden bütün hatalarım.

Öğünmem bu yüzden.

Bu yüzden kendimi.

Özel önemli zannetmem.

°

Bir vakit olur, insanın ciğerini bıçak gibi kesen. Bir vakit gelir, o kesik yarası ansızın iyileşir. Bulunduğum durum ölümdü. Kesinlikle ölmüştüm. Ben ne yaşıyordum? Nasıl hala nefes alıyordum? Delirmiş olma ihtimalim çok yüksekti. Çünkü şu an olanları anlatacak kelimem yoktu. Dilim bir türlü dönmüyor, meydanda olanları idrak edemiyordum. Gözlerim, düzenekte öylece yatan Taehyung'un üzerindeydi. Sadece izliyordum. Şekeri elinden alınmış bir çocuk lüksü yoktu bende.

Ekmeği, evi, vatanı, sevdası elinden alınmış bir çocuk gibiydim. Sadece izliyordum. Çaresizce, öylece, kör olmuşçasına izledim sevgilimi. Ah bir görseniz onun güzelliğini... Ah bir baksanız tenine değen güneşin ışıltılarına... Ben ömrümde böyle güzel bir adam görmemiştim. Kapalı kirpikleri, kurumuş dudakları, yaralı yüzü ile dünyalara bedeldi. Peki ben ne yapıyordum? Neden kulağıma gelmesi gereken sesleri duyamıyordum? Yavaşça bir adım attığımda yükselen sesle kalakaldım.

"Ne demek Park Yeon'u Gardenya rehin aldı?!"

En başından beri avucuma sapladığım tırnaklarım, etime diş geçirmiş ve kanamasına neden olmuştu. Ama hissetmiyordum bile. Bacaklarımdan derman kesildi. Duyduklarım uyuşmuş beynimi yeniden canlandırdı. Oturup ağlamak istiyordum. Ciğerim kanayana kadar, kan kusana kadar ağlamak istiyordum. Tanrım gör beni! Yüreğimin ortasında, tatlı tatlı kaşınan yarayı izin ver parçalayayım! Tanrım rahat bir nefes almama izin ver! Yaptığım planın ucu ucuna yetişmesi içime bahar havası katsa bilse, yetişmeme ihtimali yakmıştı beni. O hallerini görmüştüm onun.

Adımlarımı atıyordum ama bir ölü gibi. Yavaş bir şekilde, tüm halk bizi izlerken ve babam ateş saçan gözleri ile bana bakarken dahi durmadım. Eğer durursam belimdeki silahın içini, hastalıklı kafasına boşaltırdım. Bunu yapardım. İşte o zaman orda hem beni, hem sevdamı öldürürlerdi. Tek bir kelime dahi etmedim. Halbuki konuşacak nefesim, kelimelerim vardı. İçimde fokur fokur kaynayan kara boranların içine atmak istedim hepsini. Düzeneğin olduğu alana yavaşça çıktım. Bakın ben ölmüştüm. Bunun geri dönüşü yoktu. Ben artık yürüyen, nefes alan, konuşan ve dünyada fuzuli yer kaplayan bir ölüydüm.

Ben bundan yarım saat önce öldüm. Bir adamın gözlerinde, çaresiz gülüşünde, bana sunduğu aşkta, yana yakıla öldüm. Ben artık yaşamıyordum. Bu mümkün dahi değildi. Donmuş yüzüm ve kurumuş yaşlı gözlerimle cellatın gözlerine baktım. Herkesin bizi izlediğini biliyordum. Duyulan tek ses atların nefes sesleri olmuştu. Çattığım kaşlarımı gözlerine doğru kaldırdım. "Biliyor musun sen de bir gün öleceksin." Sadece gözlerini gördüğüm adam önümde saygı ile eğildi. Sesini bile duyurmuyordu bana. Alayla gülümsedim. Ama yüreğim yangın yeriydi. "Doğru ya unuttum, sen de çoktan ölmüşsün."

Elfida ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin