14| 'Gözleriniz öyle söylemiyor küçük bey.'

1.3K 198 313
                                    

İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... 
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık...

Nazım Hikmet / Piraye için Yazılmış: Saat 21-22

°

Elimde bir fincan kahve, karşımda generalin kızı Park Yeon otururken aklım hala Taehyung da kalmıştı. O anı aklımdan silemiyordum. Gözleri kırgın, dudakları alayla kıvrılmış halini silemiyordum aklımdan. O an canımdan can gitti sanki. O anı şu an ölsem, son hatıram olarak saklardım.

Bacak bacak üstüne attım, işaret parmağım ile başıma baskı uyguluyordum. Karşımda gülerek bir şeyler anlatmasını istediğim Yeon değildi. Evimde olmasını istediğim, kahve içmek, sohbet etmek istediğim kesinlikle Yeon değildi. Nasıl dalmışsam onun hayali güzelliğine, Yeon'un seslenmesi ile kendime geldim.

"Beni dinlemiyor musun Seokjin?" Düzeldim ve kahve bardağımı masanın üzerine bıraktım. Yeon ile askerlik zamanlarımdan beri tanışıyorduk. İkimizin babası generaldi. İkiside birbirinden acımasız dostlardı. Yeon siyah bukleli saçları, hafif ve yüzüne yakışan makyajı ile büyüleyici bir güzellikteydi. Üzerine giydiği beyaz, beli kemerli elbisesi ile çok güzel duruyordu. Hafif eğik duran şapkası ona ayrı bir hava katmıştı.

"Kusuruma bakma Yeon. Bu aralar kafam biraz dolu. Ne anlatıyordun sen?" Yeon biçimli kaşlarını çattı. Bana sinirle baksa bile kızmayacağına emindim. "Babam sana haber vermemi istedi. Baban ile konuşmuşlar." Kaşlarımı çattım içimde garip bir huzursuzluk vardı. "Ne için? Bir kusurum olmamıştır umarım. Şayet bu aralar kendimde değilim."

Yeon hafif bir şekilde gülümsedi. Dedikleri ile kalbime bir ağrı saplandı. İçimde gayrimeşru bir volkan kaynadı. Elimi kolumu bağladılar sanki, beni öldürdüler gibi hissettim. Sanki bunca zaman her şey boşa olmuş ben kendimi bir hiçliğe heba etmişim gibiydi. Nasıl kaçardım bu durumdan, nasıl istemem derdim bilmiyordum. Dediği cümle kalbimde, gönlümde, yüreğimde yankılandı.

"Evlenmemizi istiyorlar Teğmen."

Ne diyeceğimi bilemedim. Tek derdim ve düşüncem Taehyung idi. Yüzüne öyle garip bir halde bakıyordum ki korku ile yanıma geldi. Elini elimin üzerine koydu ve hafifçe okşadı. Çekemedim bile, ellerim işlevini kaybetmişti. Şayet bu elleri Taehyung tutmayacaksa ne anlamı vardı? Sahi ben onunla nefes alamayacaksam ne anlamı vardı yaşamamın?

"Seni uzun zamandır sevdiğimi biliyorsun Seokjin. Lakin biliyorsun ki gururlu bir kadınım. O gözlerin bana hep dostça değdi. O dilini hep benim kardeşçe iyiliğim için kullandın. Şimdi sana kalk benimle evlen diyemem, ama sende biliyorsun ki babalarımız bunu yıllardır istiyor."
Hışımla kalktım yerimden göğsüme bir ağrı saplandı.

"Ben istemiyorum Park, kusura bakma ama hayatımı savaşa adamış bir adamım. Birini ne gönlüm kaldırır ne aklım. Baban ile konuş, benim çok farklı planlarım var. Evlenmek gibi bir düşünce yok zihnimde." Gözlerim dolmamak için çabalarken, burnumun direği sızladı. Ağlamak için boğazımda biriken yaş, göğsümü deldi. "Gideceğin yolu biliyorsun, güzel günler." Başka diyecek bir lafım yoktu.

Taehyung'u görmek istiyordum. Onun o güzel yüzünü izlemek, sesini dinlemek gerekirse bana bağırmasına bile razıydım. Ayaklarım hastaneye doğru yol alırken, yere atılmış gazeteye değdi gözlerim. Eğildim ve elime aldım. Yeni basım olduğu belliydi. Vurulma olayımdan sonra ilk defa gazete değmişti ellerime. Göz gezdirirken yine Gardenya yazısına takıldı gözlerim. Esen rüzgardan çektim ciğerlerime.

*Sevda nasıl başlar bir yürekte? Ne vakit açar kara boranda bir gül? İmkansızı, mümkün olmayanı isteyecek kadar ne vakit palazlanır? İnsanın şah damarından ellerine, dizlerinden gözlerine doğru ne vakit yürür o sızı? Bir insanı sevmeyen memleket sevdasını bilmezmiş. Memleketi sevmek kadar acıtmaz mı insanın canını, bir insanı sevmek? Vatanın işgaline, mazlumun çığlığına nasıl dayanırsa yürek, sevdaya da öyle mi dayanır? Sevda dedikleri meret, hep can acıtmaz mı? Bir ananın mesela, evlat sevdası değil midir en büyük yarası? Ya da sevilmediğin halde, istenmediğin halde vazgeçememek acıtmaz mı?*

Elfida ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin