Elfida ✓

19| 'Bir sözüne ölmek, güzeldir vesselam.'

Odam kireçtir benim.

Yüzüm güleçtir benim.

Odam kireçtir benim.

Yüzüm güleçtir benim.

°

Silahların sayımını yaparken, hepsini tek tek inceledim. Güney kısmına gidecek olanların düzgün olması gerekiyordu. "Şurdakilerin eksiği yok değil mi?" Seslendiğim asker kafasını yavaşça kaldırdı ve göz gezdirdi. "Hayır Teğmen hepsi tam." Kafamı yavaşça salladım ve derin bir nefes aldım.

Dünden beri uyumuyor, sırt ağrılarım baş gösteriyordu. Düşünmekten patlayacak kadar ağrıyan başımı ellerim arasına aldım ve ovuşturdum. Gözlerim yanıyor ve midem bulanıyordu. "Hepsini baştan kontrol et. Sonra gönderin Güney'e." Ardından hızla çıktım metal kokan yerden, dayanamıyordum.

Adımımı dışarıya attığım ilk an, derin bir nefes çektim ciğerlerime. Çok fazla yorgundum ve uyumak istiyordum. Güneş tam tepede alnıma vururken işim hiç kolay değildi. Dengemi kaybedeceğim sıra, direğe tutundum. Gözlerim kapalı, ben şu an bayılma eşiğinde iken göz kapaklarıma düşen bir silüete tutundum.

Özlemim ağır bastığı zaman kimse umrumda olmuyordu. Kendim dahi umrumda değildi, ölmek benim için asla sorun teşkil etmiyordu. Soğuk terler atarken, burnuma güzel bir koku değdi. Aradığım, yıllarımın kokusu tam dibimde bitti. "Teğmen iyi misiniz?" Taehyung'un sesini duyar duymaz açtım gözlerimi.

Kaşlarını çatmış, telaşlı bakışları ile bana bakıyordu. Üzerinde beyaz dantel işlemeli, üzerinde yeşilimsi bir detay gömlek vardı. Şakağımı direğe yasladım ve izledim onu. Dalgalı saçları, inci küpesi ile çok güzeldi. Dudaklarım kıvrıldı, el yapımı bir küpe olduğu belliydi. Beyaz pantolonu ve kahverengi ayakkabıları ile tekrar bir derdin içine düşmüştüm.

Elfida tarifi imkansız bir güzellikteydi.

"Çok iyiyim, çok fazla iyiyim. Sen nasılsın?" Bana büyük gözlerini açtı ve bir süre baktıktan sonra tebessüm etti. İçim eridi güzelliği karşısında. "Ben de iyiyim, ama siz pek iyi gözükmüyorsunuz." Derin bir nefes aldım, şu an gayet iyiydim aslında. "Kötü demek günah olur Elfida. Tam şu an halimden şikayet edersem lâl olur dilim. Gözlerim küser bana, eğer olurda şu anı kötülersem tanrı sevmez bile beni."

Yutkundu sakince, kaçırdı gözlerini. Elini ensesine yavaşça yerleştirdi ve oyalandı. "Yine süslü cümleler kurduğunuza göre iyisiniz." Hafif bir şekilde gülümsedim. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve gözlerinin içine baktım. "Şayet masal gibi olan yüzünü her gördüğümde, tarifi imkansız duygular yaşıyorum." İnce dudaklarını dili ile ıslattı.

Gözlerimi bir saniye bile çekmedim. Islaklığı tüm dudağına bulaştı, gül kuruları parladı. Nolurdu sanki bir kere öpsem? Bir kere tadını alsam ve öyle ölsem. İnsan sevdiğini öpemeyecekse, ona dokunamayacak, ona hayatı yaşatamayacaksa neden yaşar? Taehyung bir adım attı ve bana doğru yaklaştı.

"Size evinize kadar eşlik edeyim." Yanıma geldiği an, biraz ona doğru yaklaştım ve burun buruna gelmemize sebep oldum. Kokusu çok güzeldi. "Hayatıma eşlik etmeni istiyorum." Dünden sonra gardını indirdiğine emindim. Bana karşı az bile olsa durulmuştu. Yoksa çoktan laf etmesi ya da kafama vurması gerekiyordu. Belki dudaklarına baktığım için gözlerimi oyabilirdi.

"Ben sizin için neyim Teğmen? Unuttunuz sanırım ama, ben sizin acınızdan başka bir şeyiniz olamam." Derin bir nefes aldım ve önden yürümeye başladım. Yine tüm sinirlerimi zıplatacak şekilde konuşmuştu. Kızmak çok istiyordum, ama yine yapamıyordum. Arkamdan gelen adım sesleri içimi hoş ederken ona kızmak imkansızdı.