8-Filtre Kahve, Lavantalar, Bir Torba Sır

4.8K 649 155
                                    

Yehereyy biz geldiikk^^
Keyifli okumalaaar

Şaşkındım. Şahit olduğum şeye. Muhtemelen görmemem gerekiyordu ve ben de bunun için burada değildim ama görmüştüm işte, yüzümdeki şaşkın ifadeyi bile silemiyordum.

Bay Taehyung ise nefes nefese kalmış bana bakarken, ne gördüğümü bildiğini belirtir halde hafif bir şaşkınlıkla kaşlarını çatmıştı. "Ş-şey ben" dedim ama cümleme devam edemiyordum. Kesik kesik soluklanırken arkama dönüp bahçeden çıkan arabaya baktım ve tekrar döndüm önüme. "Çok özür dilerim Bay Kim gerçekten amacım bu değ-"

"Gördün mü?" Sorduğu soruyla kalakaldım. Yutkunup onun kapıya yaslanmış vücuduna bakıp yutkundum. Görmüştüm. Ama en başında böyle bir şey göreceğim aklımın ucundan bile geçmemişti.

Aslında bu sabah oldukça mutluydum. Birkaç gün önce Hyunwoo'nun beni motive etmesiyle modun yüksekti, annemle konuşmuştum, Jungwoo ile sinemaya gitmiştik, çocuklarla buluşmuştuk ve ben hepsinin iyi idare ettiğini öğrenmiştim. Haftanın başındaki depresifliğim haftasonuna kadar uçup gitmişti. Eunwoo ve Bay Taehyung portre için gün ayarlamışlardı, Minghao öğrencileriyle yarışma için şehir dışına gitmişti, Yugyeom hala uykusuzdu ve Jaehyun fitness merkezine gelen bir yönetmen tarafından dizi teklifi almıştı, geri çevirmişti ama bunu söylediğinde Eunwoo da dahil hepimiz biraz şok olmuş biraz da normal bulmuştuk. Eunwoo aramızdaki en iyi görünen kişiyse, Jaehyun ikinciydi. Bu yüzden hem tebrik edip hem de neden geri çevirdiğiyle alakalı onu azarlamıştık. Güzel bir haftaydı, bu haftanın da öyle olacağını ummuştum. Pazartesi olmasına rağmen enerjiktim, olması gerekenden daha erken kalkmıştım. Diyorum ya, çok iyi gidiyordu şimdilik.

Fakülteye olması gerekenden erken gelmiştim. Resim eğitimi dersim vardı ve yapacak bir şey bulamadığımdan çimenlere oturdum. Jungwoo'ya ne zaman geleceğine dair bir mesaj çekerken karakalem yapmak için defterimi çıkardım. Bir süre izledim etrafı. Fakülte kocamandı, bahçesi de öyle. Benim gibi tek tük de olsa çimenlere oturup bir şeylerle ilgilenen kişiler vardı, bazılarının resim yaptığını anlayabiliyordum bazılarıysa grup halinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Aslında hava çimenlere oturup sohbet edilecek türde değildi, iyice soğumuştu. Ceketlerin yerini montların almaya başladığını görebiliyordum. Bu dağınık manzara hoşuma gitti ve açtığım sayfaya irislerimin önündeki bahçeyi resmetmeye başladım. Lacivert bulutlar vardı ama etraf aydınlıktı, çimenlerin renkleri solmuştu ve herkes rengarenk giyinmişti. Krem rengi fakülte de rönesans dönemi tarzı pencereleri tarihi bir hikayeden çıkmış havası veriyordu. Jungwoo görüş alanıma girene kadar buna devam ettim.

"Selam." Derken soğuk olup olmamasına aldırış etmeden direk benim gibi oturdu çimenlere. Üstünde yine motorcu ceketi vardı, gözlerim yüzüne kaydığında ise ufak çaplı bir şok yaşadım. "Saçını mı boyadın?" Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez ama evet, gerçekten de boyamıştı. Sarı ve mantar kesim saçları gitmiş, yerini siyah ve oldukça havalı bir saç kesimi almıştı. Aslında ona çok yakışmıştı, daha olgun gözüküyordu ama belki de değişiklikten korkan birisi olduğumdan, o an memnuniyetsiz bir ifade yerleşmişti yüzüme. "Beğenmedin mi?"

"Beğendim." Dedim önüme dönerken. Sesini çıkarmadı. Jungwoo ile ortak noktamız çok azdı. Bunu muhabbet ederken farketmiştik ama ikimiz de bunları geri plana atıp aramızı bozmayacak kadar mantıklı insanlardık, karakterlerimizin farklılığı bunda bir etken değildi. Yaptığım karakalemi beğenmeyip kapadım ve çantama geri attım. "Bu akşam için planın var mı?"

"Sanırım yok. Biraz teknik çalışırım diye düşünüyorum." Jungwoo bu dediğime gülüp iki yana salladı başını. Yüzüklü parmaklarına oturduğumuz çimenleri geçirip onları koparırken dediğim şeye cevap verdi. "Planlarını iptal et. Bay Taehyung telafiyi bugün yapacakmış."

Out of the spotlight || TaekookWhere stories live. Discover now