25-Akşam Yemeği ve Kilitleri Açmak

3.6K 499 447
                                    

Uzun bir yolculuğa çıkıyoruz yine bu bölüm. Bol bol diyalog olacak, sadece Jeongguk ve Taehyung değil, başka karakterlerin de kilitlerine değineceğiz.

Bu bölümü yazıp yazıp yeniden sildim o yüzden çokça yorumlarınızı görmeyi diliyorum satır aralarında😽

Ekstra bilgi: Taehyung, Yugyeom Katolik; Minghao ise Budist. Taehyung aileden gelme olarak biraz formaliteden Katolik diyebiliriz ama Yugyeom ve Minghao dinlerine bağlı kişiler.

Telefonumu kapatıp eşofmanın cebine attığımda sertçe yutkundum. Bay Taehyung buraya gelecekti, bizzat, sırf benimle konuşmak adına spor salonuna gelecek kadar ileri gitmişti. Ne düşündüğünü merak ediyordum. Bir özür için ayağıma gelmesi onun zihninde ne anlama geliyordu, ben onun gözünde sadece bir öğrencisi miydim hala? Öyle gözükmüyordu. Umutlanmayı istemiyordum ama bana sıradan bir öğrenci gibi davranmıyordu.

Jungwoo geldi yanıma, elinde iki şişe su vardı. Birini bana uzattı. "Sigara içmeye çıkalım mı?"

Sigara içmiyordum ama teklifini geri çevirmedim. Onunla beraber spor salonunun sigara içilebilen kabinlerine girdik. En yoğun saatlerdi, ama sigara kabininin içi boştu buna zıt şekilde. Jungwoo yanında getirdiği sigarayı yakıp dudaklarına götürürken bana da uzattı ama reddettim.

"Sporda iyi gözüküyorsun." Dedim. Tişörtü ona tam oturduğu için vücut hatları ön plandaydı ve kaslı olduğu kesindi.

Yüzünde bir gülümseme belirdi. "Üniversiteye gitmediğim yıllarda birkaç şeyle uğraşıyordum."

"Üniversiteye gitmediğin yıllar mı?" Dedim yaslandığım duvardan kendimi doğrultarak. "19 yaşında değil misin?"

"Bu sene 24 oluyorum, bildiğime göre." Daha da gülmüştü bunu derken. "Şaka mı yapıyorsun? Bana bundan hiç bahsetmedin!" Bağırır bir tonda söylediğim şey gülüşünü kahkahaya çevirdi.

"Çok da iç açıcı bir hikaye değil. Üniversiteye gitmek yerine çete işlerine girişmiştim." Sigarasını ağzından çekip dumanı üflerken bunu söylemişti. Oldukça rahat bir tavırdaydı anlatırken. "Geçen seneye kadar bulaşmadığım pislik kalmamıştı. Sonra işlerin aileme de zarar vermeye başladığını görünce bıraktım." Kabinin havalandırma sistemine dikti gözlerini. Hiçbir şey söylemedim. Devam etmek istiyorsa bunu kendi isteğiyle yapmasını tercih ederdim.

"Sonra..." dedi tıpkı beklediğim gibi devam ederek. Gözleri kilitli kaldı. "Çocukluğumdan beridir iyi olduğum tek şey olan resme yöneldim. Zor bir karardı. Eski alışkanlıklar kolay bırakılmıyor. Ailem ise herhangi bir bölümü okumayı denediğim için bile memnunlardı, bu da beni motive etti."

Onu inceledim istemsizce. Rahat tavırlarına rağmen bunları anlatırken hafif bir burukluk gülümsemesine yerleşmiş, acıyı ve mutluluğu aynı anda yansıtıyor gibiydi. Bir şeylerden pişman, bir şeylerden memnun.

Jungwoo'nun bana doğru kendini az da olsa açması hoşuma gitti. Aramız gelişiyordu ve onun ne kadar dışa dönük ve enerjik gözüken bu kişiliğinin arkasındakini görmek beni şaşırtmıştı, yalan söyleyemezdim. Beklemiyordum. 24 olmasını dahi beklemiyordum ama şimdi daha öncesinde bir çetede olduğunu söylemişti. İnanması güç ancak bir yandan da mantıklıydı. Sürat ve adrenalin tutkunu olması bu mantığın kurulmasında yardımcı birkaç taştan birileriydi sadece.

"Biraz da sen anlat." Dedi. Ondan büyük olmama rağmen benimle arasında saygı eki kullanmamasını seviyordum. İlişkimize bir sınır çekmiyor gibi geliyordu böylece. "Ben mi?" Dedim kaşlarımı kaldırarak. Olduğum yerden kımıldamamış halde, konunun neden bana döndüğünü kavrayamamıştım.

Out of the spotlight || TaekookWhere stories live. Discover now