7-Korkmak ve Kaçmak

4.9K 682 113
                                    

Herkes panoma oots için yeni bölüm beklediğini yazmış okurken aşırı hoşuma gitti🥰

Yorum yaparsanız mutlu olurum👉🏻👈🏻

Fizik kurallarına göre, bir işi yapmak için o işe yeterli oranda bir enerji harcanmalıdır. Bu enerjinin boyutu da işe göre değişir ve var olan her şeyin bir enerjisi vardır. Mesela telefonunuzu alıp birini aramak gibi bir eylem çok basit olmalı değil mi? Masanızın üstünde duran, birkaç tuşa basıp arayacağınız insan için harcanacak enerji çok çok düşüktür.

Elimdeki çayla otururken, çalışma masamdan bana bakan telefonum hakkında bir takım düşüncelerim vardı ki hiçbirinin fizik kurallarına uymadığının farkındaydım. İnsanlar bazı yasaları böyle bozabiliyordu, çünkü dediği kadar kolay değildi o telefonu açmak benim için. Numarayı tuşlamak benim için fiziksel olmasa da ruhsal olarak çok zordu ve bunun tanımı da fizikte değil psikolojide vardı. İki dala da hakim değildim temeller dışında ama o an hangi yönden düşünürsem düşüneyim elimi masama uzatamıyordum. Yeşil koltuğumda oturuşumu değiştirip gergince bir yudum aldım çayımdan. Ufak televizyonumda bir aile dizisi açıktı, akşam olduğundan sokaktan geçenlerin sesi camdan salonuma doluyordu. Artistik anatomi dersinin öğrencileri bir grup kurmuşlardı ve herkes oradan bir şeyler yazıp duruyordu, Bay Kim'in grupta olup olmadığı kimsenin umrunda değil gibi her türlü ergence muhabbet dönüyordu ki Bay Kim alınmış mıydı ona bile bakmamıştım. İlgim ve alakam o an için tamamiyle üniversiteyle ilgili her şeyden uzaktı ki telefonuma gözlerimi dikmiş halde düşünürken bile arkası kesilmeyen grup mesajlarının sesine odaklanamıyordum doğru düzgün.

"Kendine gel Jeongguk." Diye mırıldandım kendi kendime ve bitmiş çayımı doldurmak için kalkıp mutfağa geçtim. Üst katta oturan kadının kahkahası mutfağıma kadar iniyordu, pişirdiği kakaolu kekin kokusunu alabiliyordum, birazcık canımın çekmesine sebep olmuştu. Düşünmem gereken ve yapmam gereken şeyler bir elin parmağını geçmezdi o gece için ama öylesine dolu bir his kafamın içini meşgul ediyordu ki sanki nefes almaya bile vaktim yokmuş hissi tüm bedenimdeydi. Çayımı alıp geri geldiğimde, telefonumun ekranı mesajlardan hala daha yanıp sönüyordu. Derin bir nefes aldım. Koltuğuma geri otururken yan tarafa yığdığım ders notları biraz daha dağılmıştı. Tıpkı düşüncelerim gibi. Karıncalanan parmaklarımı oynatarak telefonuma uzandım.

İlk baktığım şey tabiki de açılan grup oldu. Hemen hemen herkes aktifti, delicesine bir muhabbet dönüyordu. Haftaya yapılacak olan ve üniversitenin her yerinde duyurulan - evet gerçekten de birisi bağıra bağıra koridorlarda gezmişti, ben de böyle haberdar olmuştum- partinin büyüklüğünden ve ne kadar muhteşem olacağından konuşuyordu. Bir müzik grubu çalacaktı ve bilirsiniz işte, alkollü içecekler, kahkahalar, doğruluk mu cesaret mi, dans etmeyi bilmeyen pist canavarları ve geceye doğru aşırı alkolden kusmalar ve onların burnunuzu kıran iğrenç kokusu. Zerre umrumda değildi, geçmem gereken dersleri düşünüyordum sadece ki zaten alkole toleransım iki yudum falandı, kendisiyle anlaşamazdık. Gürültülü müziğe ve gereksiz kalabalıklara da dayanamayan sıkıcı bir heriftim o yüzden sohbetlerine nereden bakarsam bakayım saçma geliyordu. Yine de üniversitenin muhteşem gelen genç havasından ötürü, grupta partinin ne kadar mükemmel bir şey olacağından bahsetmeyen ya da etkilenmeyen tek bir kişi bile yoktu. Sadece mesajları okumakla yetindim bu sebeple. Konuşmaya katılabileceğim bir kısım yoktu ve Bay Taehyung da muhtemelen mesajları görmesine rağmen tek kelime etmiyordu. Ya da bakmıyordu bile mesajlara. Hareketlerini kestirebildiğim birisi değildi.

Arama kısmına girip aslında aramamam gereken kişinin numarasına tıkladım. Telefon gerçekten de ikinci çalışa geçilmeden açıldı, istemsizce irkildim.

Out of the spotlight || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin