12-Yapbozu Çözmek

4.2K 579 230
                                    

Bunu yapacağımı hiç düşünmemiştim, böyle bir cesaret göstereceğimi, Bay Taehyung'un evine kadar gitmeyi göze alacağımı. Ama buradaydım işte, son bir saatte yaptıklarım hakkında hiçbir şeyi hatırlamıyordum, hayal gibi geliyordu hatta. Saat çok geçti, ben dışarı çıktığımda çiseleyen yağmur hızını arttırmıştı ve sırılsıklam halde çalmıştım kapıyı. Yaptığım çok saygısızcaydı biliyordum ki yanaklarımın utançtan pembe pembe olduğunu da biliyordum ama işte dediğim gibi. Buradaydım. Bay Taehyung'un salonundaki açık renk koltuğu ıslatıyordum, saçlarımdan akan su damlalarıyla beraber. O da karşımdaki koltuktaydı, önünde kağıtlar vardı ve üstünde de pijamaları. Gözlüklerini takmış halde kağıtları okuyordu. Neden geldiğimi sormamıştı, aslında hiçbir şey sormamıştı bana, zilini çaldığım vakit kapısını açmış ve içeri girmeme izin vermişti. Şimdi ise öyle oturuyorduk. Duş aldığı belli olan hafif nemli saçları alnına dökülüyordu, ilk kez böyle gördüğümden hafif sersemlemiş haldeydim. Karşımdaki kişi bambaşkaymış hissiyatı veriyordu.

Boğazımı temizledim ses yaratmak için. Bu ufacık hareketimle bile gözleri hemen beni buldu. "Özür dilerim." Dedim ağzımdan çıkan ilk şeyin bu olmasına şaşırmayarak. "Bu geç saatte geldiğim için." Hala daha neden yaptığımı bilmediğimden diyecek başka bir şeyim de yoktu. Bana neden geldin diye sorsa cevap veremezdim. Sahi niye gelmiştim?

Bay Taehyung cevap vermedi. Biraz daha baktı bana ve sonra kafasını tekrar kağıtlara çevirdi. Önünde bir sürü çizim vardı, farklı çizim tarzları, kalem izleri. Hepsi de birbirinden güzel duruyordu aslında ama Bay Taehyung'un suratı düşündüğümden daha ciddiydi. Bu soğuk soğuk terlememi sağlıyordu.

"Yarım saat." Söylediği şeyle hızla gözlerimi onda birleştirdim. O ise hala bana bakmamakta ısrarcıydı. "Yarım saat sonra işim bitecek. Üst katta koridorun sonundaki odaya geçebilirsin." Söylediği şeyle duraksadım. Öyle bir tonla konuşmuştu ki tavsiye gibi değil daha çok yapmalısın diyordu bana. Başımı salladım usulca, zaten rahatsız eden bendim. Ayağı kalkıp merdivenlere yürüdüm. Üst katın ışıkları yanmıyordu, Bay Taehyung da fark etmiş gibi arkamdan seslendi. "Merdivenlerin bittiği yerden açabilirsin koridor ışığını."

Dediğini yapıp merdivenleri çıkmayı bitirdiğim gibi elim ışıklara gitti. Bastığım anda loş bir ışıklandırma bütün koridoru aydınlattı. Geniş, bej rengi duvarlar üstünde onlarca tablo ve bir sürü kapı. Koyu renkli kapılar arasındaki boşluklara yerleştirilmiş tablolara baktım. Bazıları manzaraydı, bazıları için öylesine fırça darbeleri atılmıştı, renk cümbüşüydü sadece. Hepsinin köşesinde ise bir ortak nokta vardı. Bay Taehyung'un imzası.

Söylediği odanın kapısı araladığımda, beklediğim şey normal bir oturma odası falandı ama kesinlikle değildi. Teras gibi, ama normal bir odaydı. Kocaman bir koltuk büyük camlara doğru bakıyordu, köşede bir şövale ve bitmemiş bir tuval bulunuyordu. Işığı açma ihtiyacı bile duymamıştım çünkü muazzam camlar yüzünden şehirden yansıyan ışıklar odayı yeterince aydınlatıyordu. İçeriye adımladım. Koltuğun çaprazında tezgah vardı, iki tane de bar sandalyesi. Rengarenk bir oda değildi ama öyle güzel eşleştirmeler yapılmıştı ki kendine ait bir karakteri varmış gibi hissettirmişti. Büyülenmiştim adeta. Bay Taehyung zevk sahibi birisiydi ve bunu elini attığı her şeyde belli ediyordu, evinde dahi. Duvarlar açık renkliydi ve içerisi ferah duruyordu. Koltuğa oturup devasa camdan seyrettim dışarıyı. Oturduğu yer sakindi, Yugyeom'un evindeki gibi gürültülü değildi. Biraz yalnız hissettiriyordu, kendi başınasın diyordu mahallenin sessizliği. Bütün evler lükstü, hayatım boyunca böyle bir yerde oturamayacaktım ama bir kez bile olsa tanık olmak hoşuma gitmişti.

Bay Taehyung tam da dediği gibi, yarım saat kadar bir süre sonra geldi. Kapının kapanma sesiyle kafamı hızla ona çevirdim. Elinde bir şişeyle ağır ağır yürüyordu. Sol eliyle saçlarını karıştırıp bana doğru baktı. "Üstünü değiştirmen için kıyafet getireyim mi?"

Out of the spotlight || TaekookWhere stories live. Discover now