2-Artistik Anatomi

5.7K 731 349
                                    

Günlerden salıydı, hava müthiş derecede sıcaktı ve ben geç kalmak üzereydim!

Bu hale nasıl geldiğimi bile bilmiyordum.

Dersler öğleden sonra diye geç uyanmış ve tembel tembel kahvaltı etmiştim televizyondaki boş sabah magazin haberlerini gözümle takip ederken. Tabi sonrasında ders saatini, normal saatten 1 saat ileride sanmam ve öğrenmeyle beraber yaşadığım panik her şeyi altüst eden şey olmuştu. Okula tekrar basit kıyafetlerle gitmek istemediğimden Jaehyun'dan benim için bir şeyler ayarlamasını istemiştim ama ona bile vaktim kalmadığından üstüme kırmızı bir hırka geçirip eşofmanla girişmiştim fakülteye. O son patatesi yemeseydin en azından saçlarına şekil verecek zamanın olurdu! diye çığıran iç sesimi susturup atölyenin katına çıkmak için merdivenlere yöneldim.

Bir kahvaltı yüzünden neredeyse geç kalacak olmak beni korkutmuştu, berbat haldeydim. Tek yapabildiğim diş fırçalamak ve yüzümü yıkamak olmuştu. Ayakkabılarımın bağcıklarını metrodayken bağlamıştım. İçimde hiçbir şey yoktu ve ince de olsa hırka giymiş olduğumdan pişik olacakmışım hissi veriyordu, saçlarım uykudan kalktığım haliyle, kıvır kıvırlardı. Kendimden utanmadan edemedim.

Omzumdan kayan çantayı ittirip atölyeye adımladım hızla. Koridor çok kalabalıktı, çantamın sürekli birilerine çarptığının farkındaydım ve devamlı pardon demek zorunda kalıyordum. Koşma moduna geçmişken birine çarptığım için kafamı geriye çevirip kendimi durdurmadan "özür dilerim" sözü çıktı ağzımdan, o sırada ismimin seslenildiğini duyduğumdan kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne doğru baktım. Jungwoo'yu gördüğüm an tam duracaktım ki bu olamadan birine öyle şiddetle çarptım ki ağzımdan korkuyla bir bağırış çıktı. Yere sertçe düşerken çantamın da omzumdan çıktığını hissetmiştim. Berbattı. Kolumun üstüne düştüğümden kemiklerimin kırılma sesini duymuş bile olabilirdi koridordakiler. Acıyla inlememi saklayamadım ama önemli olan bu değildi. "Çanta" dedim hızla ve bize odaklanan kalabalık ayakların altına bakarken, az önce çarptığım için neredeyse benim gibi yere yüzüstü uzanmış kişinin ayak ucunda durduklarını görüp rahatlamış bir nefes aldım istemsizce. Resim malzemeleri pahalı ve karmaşıktı, kaybolursa nasıl tekrar alırdım aynı kalitede bilmiyordum.

Hem çantamı almak hem de çarptığım kişiden özür dilemek için oldukça pahalı olduğu yüzeyinden belli olan krem rengi ayakkabılı kişiye döndüm. "Gerçekten özür dilerim, çarpmak istememiştim sadece cidden acelem vardı ve-" Yüzünü görmemle, korkudan gözlerimin üç katı büyüdüğüne emindim. "B-Bay Taehyung?"

Koridor sessizliğe gömüldü. Şokla bakıyordum, ikimiz de zeminde oturur gibiydik, sanırım elinde kahvesi vardı ben çarpmadan önce çünkü üstüne giydiği beyaz gömlek yakasından bel boşluğuna kadar koyu kahve bir lekeyle kaplıydı, gözlüğüne sıçramış damlaları ve gömleğinde birikenlerin yere doğru akmasından bahsetmiyordum bile. Ezilmiş karton kahve bardağıyla göz göze geldim o an ve dedim ki. Öldüm. Net öldüm. Cenazem bile çıkmayacaktı. Üniversite hayatım bitmişti, sonsuza kadar bu adamın dersinden kalacak ve pes edip hayallerimi bırakacaktım en sonunda. Sonra beş parasız ve umutsuz halde bir köprü altında saç sakalım birbirine karışmış halde kartona yazdığım yazılarla dilencilik yaparak hayatıma devam edecektim. Evet, hepsi o birkaç saniye bile sürmeyen farkedişimle geçmişti aklımdan. Sonrasında Bay Taehyung gözlerini bana dikti. Yine o tiksinmiş ifadesi ama bu seferki daha derindi. Bana olan nefretini iliklerimde hissettim.

"Sen" dedi, sonra sakinleşmek ister gibi uzun soluklu bir nefes çekti içine. Ayağı kalkıp gözlüklerini çıkardı ve sıçramış lekeleri inceledi. Sonra da gözlerini yeni rengi kahverengi olan gömleğine indirdiği sırada çantamı kaptığım gibi yerden kalktım ben de hızla. Bay Taehyung'un ruh gibi gözleri etrafımızda oluşan kalabalığa dikilince birden herkes dağıldı, koridor eskisi gibi akmaya başladı. Yutkundum. Çok güçlüydü. Bir öğretim görevlisine göre öğrenciler üstünde mükemmel bir üstünlük ve saygı konumu oluşturduğunu düşündüm. Bakışıyla korkutabiliyordu, hayran olunası bir özellikti ama o an değil dedim kendime. O an altıma sıçmam gereken bir andı.

Out of the spotlight || TaekookWhere stories live. Discover now