28

8.1K 481 531
                                    

Pörpıl in the your phone ✌🏻

🛋

"Ya! Hayır, şerefsizlik yapma onu bana aldın!"

Jungkook, ortak eve geldiklerinde bahçede karşılaştığı bir arabayla şokla gözlerini aralamış Jin'in elini bırakarak arabanın önüne atlamıştı. Arabanın kapısını hızla yukarı kaldırıp açtı ve etrafa anahtarı üzerinde mi diye bakınırken Jin arabanın kaputuna yaslanmış anahtarı sallayarak gülüyordu.

"Sana aldığımdan emin misin?"

Jungkook adamın bacakları arasındaki plakayı gösterip gözlerini kıstı.

"Bu benim babacık."

Jin yüzünü kaplayan gülüşle birlikte elindeki anahtarı havaya kaldırmış bacakları arasına giren bedeni kıstırarak kulağına eğilmişti.

"Adamlarımın önünde beni rezil etme ufaklık."

Jungkook omuz silkip anahtarlara uzanmaya çabalarken kendini Jin'e bastırmış kıkırdıyordu.

"Benim," dedi arabayı kast ettiğini düşünmek istedi Jin. "yani istediğimi yaparım."

Jin, anahtarı indirip bedenleri arasında güvenli bir mesafe alırken Jungkook heyecanla plakayı kontrol ediyordu. Bu siyah ferrarinin plakasında altın harflerle JK yazıyordu. Oğlan, gözleri parıl parıl parlarken Jin ayaklarıyla plakayı kapatıp gencin önünde dikildi. Arabaya yaslandığı yerden kalkmıştı.

"Evet, senin. Ama bu her zaman kullanabileceksin demek değil. Ayrıca, yalnız kullanmana asla izin vermiyorum."

"Ya!! Kes şunu, araba benim. Bana aldın."

Jin, anahtarı cebine koyup içeri yürürken Jungkook huysuzlanarak adamı takip ediyordu. Jungkook, salona girip kendine bar ünitesinden içki dolduran adamı izlerken konuşmaya devam etti.

"Lütfen ya, lütfen. Hem ne yapacağım ki? Zaten bir yere kaçsam eminim beni bulursun. Arabayı bana aldın."

Jin, bardağına doldurduğu içkiyi içmeden önce ceketinden kurtuldu. Oğlan onu ayakta dikilmiş izliyorken tezgaha yakın bir tabureye oturdu.

"Bebeğim, bu araba bir canavar. Hem senin ehliyetini kayıtlarında görmedim."

Jin'in tek kaşı kalkınca Jungkook, olduğu yere pusup dudaklarını büzdü.

"Yok çünkü."

Jin, içkisinden aldığı yudumu sertçe yutup kaşlarını çattı.

"Asla binemezsin ufaklık!"

"Ehliyeti olmayan birine araba alan sensin! Ne bu? Gösterip vermiyorsun!"

Jungkook suratını asıp bağırınca sinirle kollarını sıvamış salondaki koltuğa kendini öfkeyle bırakmış, tavandaki cam boşluktan gece göğüne bakmaya başlamıştı.

"Bebeğim, babacık senin için sürer. En yakın zamanda da ehliyetini hazırlatırım. Sınavını ben yaparım."

Jungkook duyduğu cümleyle başını sola yatırmış hala içkisini içen adama bakmıştı.

"Sürücü öğretmeni falan mısın?"

Jin duyduğu şeyle gülmekten kendini alamamış, hala içkisini içerken kahkahalar atmıştı. Jungkook, bu gülüşün duyduğu en güzel ses olduğunu düşündü.

"İyi bir sürücüyüm, biliyorsun." Adam göz kırpıp elindeki boş bardağı tezgahta sürmüş oğlanın yanına yürüyüp üzerine doğru eğilmişti. Jungkook yattığı yerden kalkmadı.

daddie | jinkook ⏳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin