Bölüm +46

4K 292 18
                                    

AYNALI MARATONU

SON 5 BÖLÜM!

Hızla finale ilerliyoruz. Tüm fırtınalar çıkmak, tüm kıyametler kopmak, geçmiş gelecek ne varsa ortaya serilmek zorunda artık. 

Son 3 büyük bölüme girmeden önce eski bir karakter seslenecek size son bir kez. Bakalım ikinci bir şansı hak edebilecek mi sizin gözünüzde.

Keyifli okumalar canlar :)

E.Ç.

***

Where do we go when it's all over?

***

BÖLÜM: +46

EMILIO

Meriç'ten

"Mia cara..."

"Shut up Miro!" Kes sesini Miro!

Gülümsememi saklamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Birkaç santim önümde gömleğimi ilikliyordu Sophie. Küçük bedenine sığmayacak kadar büyüktü öfkesi bugün. Ne söylediysem ne şaklabanlık yaptıysam onu rahatlatmayı başaramamıştım. Sonuna kadar haklıydı bana kızmakta elbette. Şu ana kadar aldığım tüm kararlardan nefret etmiş, benim için delice korkmuş, hayatının üzüntüsünü yaşamıştı zaten. Buna rağmen hala yanımdaydı, bana yardım ediyordu. Ve ben... her şeyin bittiğini düşünürken yine tehlikenin içine sürüklemiştim onu, kendimi.

Ama...

Mantığıma, gerçeklere, bugün başımıza gelebilecek her şeye, hatta kapıda bekleyen ölüme rağmen, gülmek geliyordu içimden durmadan. Bana gelmişti Rüzgar. Bana gelmişti İrem. Bana gelmişlerdi arkadaşlarım. O uçağa binmemi engellemeleri yeterince büyük bir sürpriz değilmiş gibi bir de ardından onlara yardım etmemi istemek için belirmişlerdi köşkün kapısında.

Tanrı biliyor ya, Rüzgar o dosyayı ardında bırakıp çekip gittiğinde onu bir daha görmeyeceğine emindim. Oysa kardeşim beni bir kez daha ölümden döndürmek için dönmüş, bir sonraki gelişindeyse bana hayatımın şansını vermişti. Sophie kafayı yediğimi düşünüyordu elbette. Kendimi kullandırdığımı, göz göre göre hayatımla pazarlık yaptığımı... Keşke umurumda olsaydı. Keşke mantıklı adımlar atan aklı başında bir adam olsaydım. Değildim. Ve belki de gerçekten borcumu ödeyebileceğim bu fırsatı kaçırmamıştım.

Hayatını kararttığım insanlardan sadece biriydi Caner. Üstelik bunu daha küçük bir çocukken yapmıştım. Korkarım hastalığım hortlamadan önce de berbat bir insandım. Ya da hep hastaydım belki. Kırık doğmuş, bir daha asla iyileşmemiştim. Ama bugün... sonunda saati tersine döndürme şansım vardı. Zaman geri akacak, günahlar birer birer silinecekti bugün. Ve belki ben de... diye düşündüm elimde olmadan. Ölüm fazlasıyla yakındı bir kez daha. Ama bu idrak bir başkasını getirmişti. Meriç sadece bir hayaldi bu dünyada zaten. Varlığını, kimliğini kaybetmiş bir hayaletten fazlası değildim. Ama olur da bugünü sağ atlatabilirsem işte o zaman yeniden doğmayı, Miro olmayı başaracaktım.

"Hey..." dedim Sophie'yi çenesinden tutup bana bakmaya zorlayarak. Başını kaldırsa da gözlerini odanın diğer köşesine çevirmişti. "Hey!" dedim bir kez daha bana bakması için. Aşağı sarkık dudaklarından bir oflama çıktı.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin