Bölüm 4

21.1K 947 132
                                    




Does it feel...


BÖLÜM 4:

GECEN BENİM

"Yeter ama İrem!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yeter ama İrem!"

Hayır, yetmez! diye düşündüm. Etrafıma ördüğüm duvarların arasında kendi karanlığımla baş başa kalmak ve tüm dünya tarafından unutulmak istiyordum. Rezilliğim zihnimin arka odalarında tekrar tekrar oynarken beni küçük gören o gözlerden kaçabileceğim tek bir sığınak dahi kalmamıştı. Başımı cama yasladığım koluma daha da gömüp Meriç'in üzerimde dolaşan bakışlarından kurtulmaya çalıştım.

"Hey!" dedi bileğime uzanıp. "Bak bakayım bana!"

Onu susturamayacağımı kabullendiğimden salondan ayrıldığımız andan beri yaptığım gibi sözlerini duymazdan geldim.

"İrem bakar mısın bana?"

Meriç tüm iyi niyetiyle çabalıyordu. Hemen ardımdan salonu terk etmiş, kimse bir zavallı gibi ağladığımı görmesin diye beni kolları altına saklayıp arabasına attığı gibi yollara düşmüştü. O bu şekilde denerken ona kızmam mümkün değildi. Oysa kendi içimde, kendimle verdiğim savaş beynimin içini resmen kan gölüne çevirmişti. Yeni bir hayata adım attığıma inanmamı sağlayan o yalancı iç sesimden ölesiye nefret ediyordum. Umutlarım sahte, hayallerim kandırmaca, rüyalarım tuzaktı. Artık emindim. İşlediğim günahın bir telafisi yoktu ve evren beni cezalandırırken bir zamanlar düşlediğim ne varsa ellerimden kayıp gitmesini izleyecektim çaresizce.

"İrem... Bana da mı küstün?" dedi Meriç hüzünle. Sesi onun standartlarına göre öyle çaresiz çıkmıştı ki bu kez ona bakmadan edemedim. Muhtemelen şişmiş gözlerim ve kızarmış burnumla komik görünüyordum çünkü bakışlarımız çarpıştığı an yüzündeki kaygı yerini muzip bir gülüşe bırakmıştı. Bir anda direksiyonu kırıp yolun kenarına yanaştı ve aniden durdu. Aynı anda kemerini çözüp tamamen bana dönmüştü.

"Çok şapşalsın, biliyorsun değil mi!" dedi elini yanağıma koyup. Gözümden düşmemek için oyalanan damlayı parmağıyla silip gülümsemişti. "Sen istediğin kadar pes edebilirsin sulu göz, ama benim bu kadar kolay vazgeçeceğimi düşünüyorsan bu birkaç ayı boşuna birlikte geçirmişiz biz."

Daha fazla tutamadığım hıçkırık dudaklarımda titrerken yaşlar gözlerimden boşalmıştı. "Meriç sen yok muydun derste? Görmedin mi?"

"Neyi görmedim mi İrem? Alev'in her zamanki gibi bir kaltak olduğunu mu?"

"Bırak Meriç ya..." dedim. Kendimi çekmeye çalışsam da uzaklaşmama izin vermemişti.

"Ne bekliyordun İrem?" dedi onu görmem için başını iyice eğip. "Seni pamuklara sarmasını mı umuyordun? Alev bu, Alev! Hiç mi dinlemedin sana anlattıklarımı? Onun için en fazla fena değilsindir. O da eğer kendisi iyi bir günündeyse. Bu senin daha ilk günündü kızım. Niye yükleniyorsun ki kendine bu kadar? Böyle her hareketine takılarak Alev'in öğrencisi olamazsın."

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin