Bölüm 35

11.2K 588 107
                                    


When you walk out the door and leave me torn
You're teaching me to live without it

***

BÖLÜM 35:

BENCİL

Rüzgar'la dans etmek onun kanatlarıyla uçmaya benziyordu. Parkede kayarak salonun bir köşesinden diğerine akarken gökyüzünde süzülmek böyle bir his olmalı diye düşündüm. Işıklar gözümü aldığından o an Rüzgar'ın yüzünden başka seçebildiğim bir şey yoktu ve buna minnettardım. Zehra da diğer düşman gözler de gölgelerin arasından hasetle bizi izliyor olmalıydı. Müziğe karışan çılgın tezahüratlara kanmamam gerektiğinin farkındaydım, oysa elimi tutan adamın varlığı gerçekti ve bana güç veriyordu.

Rüzgar'ın ne kadar iyi bir dansçı olduğunu ve nasıl dans ettiğini zaten biliyordum. Bir kerecik de olsa onunla aynı sahneyi paylaşma şansım olmuştu. Ama onu uzun süredir yarışmalarda izleyen biri olarak şu an her zamankinden fazlasını ortaya koyduğunu söyleyebilirdim. Sıradan bir gösteri için belki de asla harcamayacağı bir eforla, harika bir şov sahneliyordu Rüzgar o an. Ve onun sayesinde bu muhteşem oyunun ana karakterlerinden biri bendim.

Herkese ne kadar iyi olduğumu göstermem gerektiğini söylerken buna gerçekten inanmış olmalıydı. Bakışlarımız her karşılaştığında, terasta benimle o motive edici konuşmayı yapan kişiyi görüyordum. Bana en iyi bildiği şeyi yaparak, yeteneğini ortaya koyarak yardım ediyordu Rüzgar ve ben de onun bu desteğini boşa çıkarmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyordum.

 Bana en iyi bildiği şeyi yaparak, yeteneğini ortaya koyarak yardım ediyordu Rüzgar ve ben de onun bu desteğini boşa çıkarmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok hızlı bir kombinasyonun ardından son poza durduğumuzda sadece birkaç saniye için de olsa birbirimize tebessüm etmiştik. O andan sonra başıma ne geleceğinin pek de önemi yoktu. Yapabileceğim en iyi performansı sergilemenin haklı gururu sahneye çıkarken bacaklarımı titreten korkuyu silip damarlarıma kontrolsüz bir özgüven pompalamıştı. Rüzgar haklıydı, ben iyi bir dansçıydım. Ve bir kaç kişinin kıskanç sözlerinin bunu değiştirmeyeceğini artık görebiliyordum.

Ve şimdi gösterinin ikinci kısmı başlıyordu. Müziğin değişmesiyle Oya ve Meriç sahneye gelirken ben de Rüzgar'dan ayrılıp sıradaki koreografiye başlamıştım. Bu kez partnerim olma sırası Meriç'teydi. Oya yanımdan kayarak geçip Rüzgar'ın eline uzandığında ben de Meriç'inkini yakaladım.

Bu gece ben de kendim için dans ediyorum diye düşündüm Meriç'le karşı karşıya geldiğimizde. Daha ilk an gözlerinde yakaladığım korkutucu hırs onun yine kendi şovunu yapmak için sahneye çıktığını hatırlatmıştı bana. Bir kez daha İrem yok olmuştu onun için. Arkadaşlığımız, partnerliğimiz, adı konmamış ilişkimiz... Artık sadece kendi vardı.

Öfkenin bedenimi ısıttığını hissediyordum. Madem Meriç attığı hiçbir adımda beni düşünmüyordu, ben de bir kez olsun onun gibi bencil olacaktım bu gece. Neyse ki Rüzgar'la dans ederken kazandığım cesaret hala bedenimi karıncalandırıyordu. Hayatımda daha önce bu kadar güçlü bir cha cha koreografisi yaptığımı zannetmiyordum. Adımlarım seri, hareketlerim bıçak gibi keskindi. Sadece izleyenlere değil, Meriç'e de kendimi kanıtlamaya çalışıyordum sanki. Hatta belki Zehra'dan bile çok o görsün istiyordum ne kadar iyi olduğumu.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin