Bölüm 73

8K 548 320
                                    

Cuma sürpriiiiziiiii!!

Öncelikle Aynalı Salon'u bitirmek ve 2. kitaba devam etmek konusunda size sorduğum soruya cevap veren herkese çooook teşekkür ederim :) Bebeğinden ayrılamayan bir anne edasıyla azıcık duygusallaşmış olsam da siz sevgili okurlar beni doğru yola çektiniz 

veeeee....

oy çokluğuyla kitabı zirvede bitiriyoruz :)

Son beş bölüme girdiğimizden ben de elimi çabuk tutup sizi büyük finale olabildiğince hızlı ulaştırmaya çalışacağım.  O nedenle de hafta sonunda yayınlamayı düşündüğüm bölümü bu geceden sizlerle paylaşıyorum.

Bol keyifli okumalar <3

***

This is the House of Death. Even Angels die in the arms of demons.

***

KİM VAZGEÇİYOR?

Rüzgar'dan...

Uçuyordum. Önüme çıkan hiçbir şeye dikkat etmeden, ışıklarda durmadan, yavaşlamadan, gazı sonuna kadar kökleyerek... Öfkem direksiyonu sıkıca kavramış ellerimden ayak parmaklarıma kadar tüm hücrelerimi ateşe vermiş gibiydi. Öyle bir yanıyordum ki, koca bir şehri de kendimle beraber yakıp kül etmeye gidiyordum adeta.

Bir kez daha avazım çıktığınca bağırdığım halde göğsümü sıkıştıran yük bir gram olsun hafiflemedi. Ruhum... yaşam kaynağım çekilmişti bedenimden sanki. Biri, bir canavar bilerek kastetmişti canıma. İskeletim hala dağılmadan ayakta duruyorsa sadece intikam almak içindi. Bu hayatta benim için değerli iki kadına birden elini uzatmaya cüret eden o insan müsveddesini yok etmek için dayanıyordum acıya.

Lanet olsun! Lanet!

Avazım yetmiyordu nefretimi kusmaya ya yine de bağırıyordum. Caner'in söylediği hastane uzaktan göründüğünde görüş alanım gözümü dolduran yaşlarla neredeyse sıfır olduğu halde biraz daha gaza bastım. Yüzüm sırılsıklam, ağzım kupkuruydu. Kayarak acilin önünde durduğumda nerdeyse düşerek arabadan inmiştim.

"Rüzgar!" dedi karşıdan bana doğru koşturan babam. O da henüz otoparka girmiş olmalıydı. "Rüzgar ne olmuş?"

Bilmiyordum. Caner arayıp bana haber verdiğinde okuldaki işlerimi anca bitirmiş eve gitmeye hazırlanıyordum. Gelmen lazım... demişti. Hastaneye gelmen lazım Rüzgar... Sonrasını kopuk kopuk duymuştum. Ela... Ela'nın babası... İrem... yaralılar... ağır... özellikle Ela... durumu ağır Rüzgar.

Hala aynı sözcüklerin etkisi altında içimi kavuran öfkeye rağmen titriyordum. Hastanenin basamaklarını üçer beşer çıkıp içeri daldığımda önce bankoya koşmuş, fakat sonra az ileride oturan Caner'i görmüştüm. O bizi fark edip ayağa kalkana kadar ben karşısındaydım.

"Konuş." dedim yakasına yapışıp. "Konuş ne oldu?"

"Rüzgar dur!" dedi babam beni Caner'in üzerinden çekiştirip. Karşımdaki oğlanın üstünü başını kaplayan kanı ancak o zaman fark etmiştim. Başım dönüyor, dünya uzuyor, koyu kırmızı lekeler gözümün önünde giderek büyüyordu.

"Ne oldu?" dedim bir kez daha, ama sesim gücünü yitirmişti.

"Beni İrem aradı..." dedi Caner sıkıntılı bir nefes verip. "Yardım için... Ela'nın babası eve dalmış. Ben gittiğimde..."

AYNALI SALONWhere stories live. Discover now