Bölüm 20

14.2K 706 107
                                    


Rock & Jive


***


BÖLÜM 20: 

PİŞMAN MI?

Gözlerimi açtım. On sekiz yıllık hayatımın bundan önceki her bir gününde olduğu gibi birbirine geçmiş kirpiklerimin ardında yine aynı dünyanın beni beklediğine emindim.

Oysa bu sabah, her şey değişmişti.

Ya ben paralel bir evrende uyanmıştım ya da tanıdığım, bildiğim dünya pembe bir toz bulutuna gömülmüştü ben rüya aleminde gezinirken. Gözlerim tavanda oynaşan ışıkları izlerken tenim penceremden odaya dolan güneşin arsız dokunuşuyla karıncalanıyordu. Algılarım açılmış, hislerim kuvvetlenmiş, duyularım güçlenmişti. Havada uçuşan toz zerrelerini parıltılı tanecikler olarak görüyor, kulağıma ulaşan kuşların cıvıltısını bir konser gibi dinliyordum.

Yatağımda gerilip yumuşak nevresimin çıplak bedenimi okşamasının tadını çıkardım. Ne ara uykuya dalmış ne ara hayallerin içinde kaybetmiştim kendimi bilmiyordum. Aklım hala önceki günün görüntüleriyle öyle meşguldü ki gerçekle masalı birbirine karıştırıyordu muhtemelen. Umurumda değildi. Evet, umursamıyordum. Hem de hiçbir şeyi... Daha önce hiç hissetmediğim kadar özgür, hiç yaşamadığım kadar hafiftim.

Yanımdaki boş yastığa gözüm kayınca dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Etrafımda dönüp kafamı kumaşa gömdüğümde Meriç'in yastığa sinmiş kokusuyla tüm anıların beynime hücum etmesi bir an sürdü. Tenimin her bir noktası bir kez daha uyarılmış, tüylerim bir kez daha diken diken olmuştu şimdi. O an içimde onu yeniden görmek, kokusunu yeniden duymak için öyle büyük bir arzu duydum ki daha önce başka bir şeyi böylesine arzulayıp arzulamadığımı düşündüm çaresiz. Nedense bu açlık beni korkutmak yerine daha da heyecanlandırmıştı.

Üzerimdeki örtüye sarınıp büyük bir enerjiyle yataktan kalktım ve dört bir yanıma dağılmış saçlarımı yola getirmek için başımı geri atıp salladım. Neden kendimi bu kadar güzel hissediyordum hiçbir fikrim yoktu, ama her hareketim, her düşüncem kendini beğenmiş bir kıkırtıya dönüyordu dudaklarımda. Gözlerim komodinin üzerindeki bardağı, yanındaki ilacı ve ona yaslı duran kağıt parçasını görene kadar aynı aptal sırıtış yüzümde asılı kalmıştı.

Bu ne? diye geçirdim içimden. Çok kuvvetli bir ses mesajın Meriç'ten olduğunu fısıldadığından merakla öne uzanırken kalbimin çarpmasına engel olamamıştım. Tam olarak ne beklediğimi bilmiyordum, ama yan yana gelmiş ve ancak bir cümle oluşturmuş bu sıradan kelimeler kesinlikle benim aklımdakilerden farklıydı.

Stüdyoda dersim var, sen de oraya gel. M.

M ne be? diye düşündüm sinirle. Bir an Meriç'in benimle kafa bulduğu düşüncesi, önceki geceden sonra böyle bir not bırakıp evden gitmesinden daha mantıklı geldiğinden gözlerim odayı taramıştı. Örtüyü çekiştirerek yataktan kalkarken su bardağına çarpıp devirince sağlam bir küfür savurdum. Ama bu aksilik hemen sonra banyoya, ardından da koridora bakmamı engellememişti. Meriç sahiden de ortalıkta görünmüyordu.

Başka bir mesaj olmalı dedim aksini söyleyen beynimle iddialaşıp. Telefonun önceki gün yanıma aldığım minik çantanın içinde olduğunu çoktan unuttuğumdan aletin şarjı bitmişti elbette. Lanet iphone dedim öfkeyle. Bir yandan masanın üzerinden sarkan kabloyu telefonun poposuna takmaya çalışıyordum.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin