'31

36.1K 1.5K 249
                                    

Yaslan göğsüme sevdiğim.
Benim gönlüm gök gibidir, açık deniz gibidir.
Pas tutmaz benim içim gökyüzü gibidir, toprak gibidir.
Sen ki bulut gibisin,
Ay gibisin, güneş gibisin bazen.

Silah sesinin duyulmasının ardından herkes şok içinde birbirine bakıyordu.

"Defneeee!" Diye çığlık kopmuştu genç kızın dudaklarının arasından. Bedeni ağırlaşmıştı. Yürümede zorluk çekiyordu. Yanlarına gittiğinde Berna yere yığılmış kanlar içinde yatıyor, Defne bebek ise var gücüyle ağlıyordu. Kurşun Berna'nın karın boşluğuna isabet etmişti.

Bunu umursamayarak ağlayan kızını kucağına alıp, sımsıkı sarılmıştı. İstemsiz akan gözyaşlarına engel olamıyordu. Boncuk boncuk dökülüyordu yanaklarına.

"Annem!" Diyip tombul yanaklarına minik öpücükleri bıraktı. Kaç gündür ciğerlerinin hasret kaldığı o kokuyu içine çekti.

Kızının yüzüne, vücuduna, kollarına baktı. Herhangibir iz, yara yoktu. Nabzına baktığında da oldukça normaldi. Bir sıkıntı görememişti. Ama Defne bebek çok korkmuş ağlıyordu. Minik bedeni tir tir titriyordu. Fırat kızını kucağına alarak bağrına bastı.

"Meleğim benim! Güzel kızım!" diyerek öpüyordu saçlarını, yanaklarını. Onun iyi olmasına öyle seviniyordu ki...

Polislerden biri Berna'nın nabzına bakıp 'yaşıyor' demişti. Miray yerde yatan kuzeninin yanına eğilip, acıyarak baktı ona. Gözyaşlarına engel olamıyordu.

"Neden yaptın..? Bunu kendine, bize neden yaptın Berna?" Demişti fısıldayarak. Yerde kanlar içinde katan kuzenine.

Ardından yetkililer gelmiş, hızla Berna'yı ambulansa bindirip hastaneye kaldırmışlardı. Defne'yi de kontrol amaçlı hastaneye götürüp bir serum takmışlardı.

Aileleri hastaneye ulaştığında herkesin içine su serpilmiş, rahat bir nefes almışlardı sonunda. Ama Berna'ya da üzülmeden edemiyorlardı. Ne yaparsa yapsın sonuçta onların kanını taşıyordu.

Birkaç saatin ardından Berna ameliyattan çıkmış, durumunun gayet iyi olduğunu öğrenmişlerdi. Uyanır uyanmaz polisler ifadesini alacak, vr cezasını çekmek üzere mahkemeye sevk edilecekti. Defne bebekte yediği serumun ardından biraz olsun kendine gelmiş, şimdi mışıl mışıl uyuyordu.

Polis memuru sandalyeyi çekip oturdu. "Evet Sibel seni dinliyorum."

"1 yada 1.5 hafta önceydi. Evde tektim temizlik yapıyordum. Kapı çaldı. Açtığımda gelen kişi Berna Hanım'dı. Bana bir teklifi olduğunu söyledi."

"Neymiş bu teklif?"

"Defne bebeği kaçırmasına yardım edersem beni yurtdışına göndereceğini söyledi. Orada seni kraliçeler gibi yaşatırım, işte ev tutarım araba alırım falan dedi. İlk başta kabul etmedim. Dil bilmem birşey bilmem dedim. Israr etti. Yine kabul etmeyince tehdit etti."

"Neyle tehdit etti?"

"Öldürmekle! Bu hayatının fırsatı dedi. Ömrün boyunca bok mu temizleyeceksin dedi. Sonra biraz düşününce cazip geldi bu fikir. Bende kabul ettim. Zaten kimim kimsem de yok! Orada kendime yeni bir hayat kurarım diye düşündüm."

"Peki sonra neden haber verdin Miray'a? Ne oldu da vicdana geldin?"

"Herşeyi planladığımız gibi gitti. Miray Hanım uyurken o Berna'nın adamı geldi Defne bebeği aldı. Biraz sonrasında da ben çıktım. Sonra uçağa binip İngiltere'ye gittim. Bana havaalanında seni karşılayacaklar demişti Berna. Ama gelen giden kimse olmadı. Aramaya çalıştım ulaşamadım."

O    G E C E 🌒Where stories live. Discover now