'17

64.6K 2.4K 140
                                    

'Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey.
Dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben şarkıyı dinlemek değil, şarkıyı söylemek istiyorum...

Bu bir geçiş bölümüdür!

Birkaç Ay Sonra...

Anne adayımızın karnı iyice büyümüş doğuma sayılı günler kalmıştı. Artık oturmakta ve kalkmakta zorlanıyor, iç organlarında acılar hissediyordu. 

Bebek için herşey hazırdı. Odası, beşiği, biberonu, kıyafetleri, ve hatta ilk oyuncakları bile... Miray ve Fırat bebekleri için herşeyin en iyisini almış, geleceği günü sabırsızlıkla bekliyorlardı.

Doktora gidip göründüklerinde her an doğumun gerçekleşebileceğini söylemişti. Genç kız birazcık korksada bebeğini kucağına alma sevinci ile kendini avutuyordu.

"Hadi bakalım yürüyüş zamanımız geldi. Hazırlan çıkalım."

"Ya Fırat yürümek istemiyorum!"

"Bak başladık yine! Zaten 10 dakika anca yürüyorsun neye itiraz ediyorsun? Kalk hadi!" Diyerek Miray'ın elini tutup kalkmasına yardım etmişti.

Suratını somurtarak kalkıp Fırat'ı takip etti. Doktor doğuma kadar yürüyüş yapmasının doğumda kolaylık sağlayacağından bahsetmişti. Fırat Miray'ı, Miray'dan daha çok düşünüyordu.

Hazırlanıp, çıktıklarında oturdukları sitenin etrafında birkaç tur atıp eve dönmüşlerdi tekrar. Karnı oldukça büyük olduğundan, Fırat çokta zorlamak istemiyordu.

Geçen bu birkaç ay zarfında değişen pek birşey olmamıştı. Miray gününü çatı katında geçiriyor, Fırat ise laptopundan işleri takip edip, sürekli çalışıyordu. Miray'la birçok kez birşeyleri konuşmaya çalışmış, ama her seferinde kaçmıştı genç kız. Fırat'ta şuan fazla irdelemek istemeyerek konuyu kapatmıştı.

Carla ise neredeyse hiç rahat bırakmıyordu iki genci. Saat kaç olursa olsun eve damlıyor, aralıksız konuşup, kafalarını şişiriyordu. Miray bu durumdan oldukça rahatsız oluyordu fakat onu incitmemek için birşey demiyordu. Ama Fırat'a olan yakınlığı da gözünden kaçmıyordu. Bu yüzden birgün onla çok fena kavga edebilirdi.

Gece yarısı kulağına gelen çığlık sesiyle huzursuzca gözlerini aralamıştı. Bu Miray'ın sesiydi. Üzerindeki yorganı ayakları ile itip, koşarcasına Miray'ın odasına ulaşmıştı.

Genç kız yatağında uzanır pozisyonda yatıyor, bir yandan da bağırıyordu. Fırat hemen yanına koşup, elini tuttu.

"Miray noldu?" Demişti telaşla.

"Suyum geldi galiba Fırat. Hastaneye gitmemiz lazım!" Bir yandan bağırıyor, bir yandan konuşmaya çalışıyordu. 

"Ne suyu? Doğuracak mısın?"

"Evet doğuracam Fırat! Arabayı hazırla hemen! Doğum çantasınıda al! Ya hadi! Duramıyorum! Ah!"

"Tamam. Ben hemen arabayı hazırlıyorum. Sakin ol tamam mı? Derin nefesler al. Geliyorum hemen!" Miray'ın alnına minik öpücük kondurup, doğum çantasını alarak aşağı inmişti.

Genç kızın acılı iniltileri her geçen dakika artıyor, Fırat'ta bir o kadar geriliyordu. Miray'ı zorda olsa aşağı indirip arabaya yerleştirdiğinde hastaneye doğru yola çıkmışlardı.

3 Saat Sonra...

Genç kız gözlerini araladığında küçük bir inilti koptu dudaklarından. Bedeninde acılar hissediyordu. Elini karnına götürdüğünde boş olduğunu gördü. Hafızasını kurcaladığında bebeğinin ağlama sesini duymuştu en son. Daha sonrasını hatırlamıyordu.

O    G E C E 🌒Where stories live. Discover now