'3

109K 3.2K 424
                                    

'Dünya mı zor, bünyemiz mi zayıf?

Otelden çıktığı gibi eve gelip hemen bir duş almıştı. Saat erken olduğu için ev halkı uyuyordu hâlâ.

Olanları kafasında birleştirmeye çalışıyordu ama nereden tutsa elinde kalıyordu. Fırat'ı en son gördüğünde açılışta konuklarla ilgileniyordu. Ne ara yukarı çıkıp yatmışlardı anlamıyordu.

Peki Kerim bunu duysa ne yapardı? Cevabını biliyordu. Terkederdi. Kesinlikle ayrılırdı. Yanında başka bir erkek görünce kıskançlıktan çıldıran Kerim, birde sevgilisinin başka bir adamla yattığına katlanamazdı.

Saatlerce bu düşüncelerle kendini yiyip bitirmişti...

⛓•⛓•⛓•⛓•⛓•⛓•⛓•⛓•

"Senin dünkü halin neydi Miray? Ben sizi kaç kere uyarıyorum böyle ortamlarda içmeyin diye! Sen beni dinlemiyor musun torunum?" Kahvaltı masasında dün gecenin hesabını soruyordu Dilrûba Hanım.

"Dinlese içmezdi." Çatalını ağzına götürürken babannesini Miray'a karşı dolduruyordu Berna.

"Sen hâlâ ne konuşuyorsun Berna?! Senin verdiğin kokteyl yüzünden öyle oldum ben. İçki içmedim!" Diyerek sertçe çıkıştı Miray. Tabii ya! Berna'nın kokteyl diye içirdiği şeyden sonra böyle olmuştu. Kafasındaki yapboz yerine oturuyordu.

"Bilerek yaptın değil mi? Sırf beni rezil etmek için!"

"A a içiyor içiyor bana iftira atıyor! Görüyorsunuz değil mi? İçmeseydin kızım zorla mı içirdim ben! Ayrıca içki falan değildi o." Diye hemen taaruza geçti.

"Yalan söyleme! Se-"

"İkinizde sesinizi kesin! Neyse ne Miray! Birdaha olmasın!" Bu kavganın nereye gideceğini bildiği için konuyu kapatma taraftarıydı babanne. O da biliyordu ki Berna yapardı böyle birşey. O karakterdeydi.

"Ben gidiyorum. Size afiyet olsun!" Diyerek masadan kalkmıştı Miray. Zaten midesi almıyordu birşey. Allak bullaktı.

"Nereye kızım? Doğru düzgün birşey yemedin!"

"Doydum ben!" Diyerek sıkıntıyla kalkmıştı masadan. Bu sabahki hali gitmiyordu gözünün önünden. Ailesinin yüzüne bakarken utanmadan edemiyordu.

Genç adam şirket için hazırlanıp, evden çıkacakken annesinin radarına yakalanmıştı.

"Anne bak yine evlen evlen diye tutturacaksan hiç sırası değil! Acelem var."

"Yok oğlum yok. Hastaneye gideceğim. Geçerken beni de bırakır mısın diyecektim."

"Niye gideceksin hastaneye? Bir yerin mi ağrıyor?" Telaşla sormuştu.

"Test sonuçlarım çıkacak. Onları alacağım."

"İyi gel gidelim hadi." Diyerek arabanın kapısını annesi için açıp, kendisi de sürücü koltuğuna yerleşip, hastaneye doğru yola çıkmışlardı.

Yarım saatlik yolculuğun ardından hastaneye ulaşıp, beklemeye başladılar. Hüma Hanım'ın sırası geldiğinde doktorun odasına gireceklerdi ki genç adam durmuştu.

Kapının üzerinde Miray Karahan yazıyordu. Kaşları çatılmıştı. Hafızasında hemen bu sabahki hâlleri belirmiş, içi bir garip olmuştu. O kızın yüzüne bakabileceğini sanmıyordu.

"Anne sen tek gir istersen benim şir-"

"Aa oğlum olur mu öyle şey? Buraya kadar geldin. Kaçıyor mu işler? Yürü hadi!"

Genç adam sıkıntıyla oflamış, annesini takip etmişti.

Genç kız kafasını gömdüğü dosyalardan kaldırıp buruk bir gülümsemeyle karşılamıştı Hüma Hanım'ı.

O    G E C E 🌒Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu