2.2K 93 16
                                    

Tam tamına iki hafta geçmişti okullar açılalı. Heyecan tam gaz devam etmek yerine biraz sönmüştü kızlar için. Çünkü çalışmalı, daha çok çalışmalıydılar. Test kitaplarının arasında kaybolmuş, öğretmenlerinin nasihatlarının i içinde gömülmüş kalmışlardı. Turuncu saçlarını açık bırakmakla hata yaptığını anlayan Ezgi sağ eliyle daha çok dağıttı. Açelya kızın sıkkın hallerini anlayarak gülümsedi ve elindeki kalemi test kitabının içine bıraktı. Sol tarafında oturan arkadaşının saçlarına elini götürdü. Bu hareketi turuncu saçlıyı bir anda şaşırtmış ama hoşunada gitmişti.

"Saçını toplayayım."dediğinde ise hemen kabul edip sırada kendini çevirmişti. Arkasını dönen kızın saçlarını Açelya güzelce toplayıp cebindeki toka ile bağladı.

"Tamamdır. Daha iyi oldu."

"Teşekkür ederim. Cidden rahatladım ama senin tokan değil mi bu? Benim tokam vardı."dedi çekinerek.

"Ne fark ediyor ki? Toka tokadır. Benim olan sende daha güzel duruyor hem." Kız bu cümle karşısında daha çok kızarıp bezerdi. Gözlerini kaçırıp kızın önündeki test kitabına baktı.

"Matematik mi çözüyorsun? Hem de daha ilk dersten."

"Herkes senin gibi matematik dersinde iyi değil Ezgi Hanım."diyerek burnuna dokundu.

"Ben de o kadar iyi değilim. Ama bir şeyler yapıyoruz işte."

"Hedefin  var mı?"

"Evet,var. Psikolog olmak istiyorum."

"Cidden sana yaraşır bir meslek." Sonra aklına gelen şeyi dolaylı yoldan sormak istedi. Ama o anda önlerinde oturan Arzu onlara döndü.

"Kızlar azıcık sessiz olmanızı istesem. Malum rakip eliyorum."

"Evet evet rakip eliyor. Tam 30 dakikadır aynı matematik sorusu ile bakışıyorda."dediğinde Arzu gibi arkasını dönen Derya, kızlar kıkırdadı.

"Ne var canım? Herkes bir Ezgi değil."

"Ya ne alakası var ki? Mantığını anlamaya çalış yeter. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor."

"Çokta mütevazı."

"Ya of siz beni kızartmak için mi varsınız?"diye hafif çemkirdi. Ama herkes biliyordu ki bu sahte bir çemkirmeydi. O anda kapı tıkladı ve nöbetçi kartlı bir öğrenci içeri girdi.

"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Akın Hoca Açelya Aksoy'u çağırıyor."

"Tamam, Açelya gidebilirsin." Kız ayaklanıp dışarı çıktı. Spor salonuna doğru ilerlerken nöbetçi öğrenci eski yerine geri döndü. Açelya Akın Hoca'nın olduğu odaya girdiğinde onu tek başına masada oturmuş, sağ elini çenesine koymuş düşüncelere daldığını gördü. Yüzünde oluşan gülümseme ile sessizce arkasından sarıldı. Kollarını boynuna dolamış, yanağından öpmüştü. Öğretmeni dalmış olduğundan irkilmiş olsada hemen kendini toparladı ve kızın ellerini tutarak ayağa kalktı. Yüzündeki koca gülüş ile kendinden kısa olan kıza kocaman bir sarılış verdi.

"Hoş geldin güzelim."

"Hoş buldum dayıcım."

Birbirlerinden ayrılıp iki sandalye çektikler ve oturdular yan yana. Söze dayısı başlamıştı.

"Dertlerimiz yine yola çıkmış üstümüze yağıyor."

Morali bozulan kız belli etmemek için uğraştı.
"Biz de şemsiye tutarız dayı. Korumaz mı bizi?"

"Korur tabii. Sen hiç merak etme, dayın senin yanında olacak her zaman."

"Biliyorum dayı. Teşekkür ederim." Dolan gözlerini saklamak için kocaman sarıldı dayısına. İçindeki yaraları artık saklamak kolay geliyordu kıza. Ne de olsa dışındaki yaraları saklamakta usta olmuştu ilk önce.
Dayısına sarılmak iyi hissettirmişti ve aklına 'Acaba annemde böyle sarılsa iyi hisseder miydim?' düşüncesi doldu.

BENİ SEV|g×gWhere stories live. Discover now