1.6K 83 21
                                    

Boş adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı. Sevdiği kızın sabah kaçırdığı gözleri bu yüzden miydi? Ezgi'de onlar gibi mi düşünmüştü? Bunları düşünmek onu kötü hissettirmeye başlamıştı. Gözünden süzülen yaşı yarı yolda elinin tersi ile silerek sınıf kapısının önüne geldi. Büyük ihtimalle derse gelen öğretmen dersi anlatıyordu. Kapıyı tıklatıp açtı.

Öğretmenin yanında elleri cebinde bekleyen spor kıyafetli adama baktı. Gözleri kesişince koşup sarılmak istedi ama yapamadı.

"Açelya, iyi misin sen?" dedi endişeli sesle. Kız cevap vermeyince yanına gelip ellerini tuttu. Sınıftan yükselen uğultular eşliğinde elini çekti.

"Duydun mu?"dedi. Akın, yiğeninin gözlerine bakıp gülümsedi.

"Duydum. Ne olmuş yani?"

"Niye geldin?"dediğinde bir kızın, "İnanmıyorum utanma bile yok."dediğini duydu.

"Müdür bey çağırdı konuştuk. Senin hızla odadan çıktığını söyledi. Ben de sınıfa geldim ama sen benden sonra geliyorsun. İstersen eve gidelim."

Sınıfa göz gezdirdi. En arkadaki boş sıraya bakıp, Ezgi'nin sırasına ilerledi ve çantasını alıp oraya gitmek için hareket etti. Ezgi kolundan tutup durdurmak istedi. Ama o kızın yüzüne bakmadan kendini çekip gitti.

"Açelya, benim dersim bitti eve gidelim hadi."

"Milletin önünde ayıp oluyor ama Akın Hocam. Aşkımızı gizli tutmamız gerek!"diye alaycıl bir şekilde sinirini belli edince, dayısı omuz silkip yanına ilerledi.

"Başkalarının dediği şeyler senin için önemli olmamalı." Zaten önemli değildi. O sadece Ezgi'den dolayı kendini kötü hissediyordu.

"Açelya, kızım dayın haklı. İstersen bu ders beraber kantinde oturun ve sakinleşin. Yok yazmıyorum."

İtiraz etmek istedi ama dayısı kolundan tutup kaldırdı onu yerinden. Herkes şokla onlara bakıyordu.

"Dayısı mı?"

"Akın Hoca Açelya'nın dayısı mıymış?"
...

Ve bir sürü ses ile onlara iğrenerek baktı. Onlar dışarı çıkınca öğretmen hepsine baktı.

"Umarım bu olayı çıkartan bu sınıftan biri değildir. Sırf torpilli gibi gözükmemek için kız dayısı olduğunu gizledi ama siz dinlemeden, etmeden kalbini kırdınız."

Ezgi sol tarafına yüklenen acı ile bir damla yaş akıttı. Kötü ihtimali düşünmüş olduğu için bile kendine kızarken, önündeki iki kız mahçup şekilde arkasını döndü.

"Ben size ne dedim?"dedi pişmanlıkla.

"Nereden bilebiliriz ki Ezgi?" Şimdi sadece arkadaşından özür dilemek vardı aklında.

"Aklım almıyor dayı."diyerek bir o yana bir bu yana dönüyordu genç kız ise. Dayısı onu tutup durdurdu.

"Başkalarının ne dediklerini bu kadar önemseme. Sen gerçeği biliyorsa kendini kanıtlamak zorunda değilsin hiçbir konuda."

Dayısını işte bu yüzden çok seviyordu. Her şeyde destek oluyor olması onu mutlu ediyordu.

"Ezgi yüzünden biraz kötü hissettim. Bana sorması lazımdı."dedi pes ederek yerine oturunca.

"Mesele şimdi belli oldu. Ezgi yüzünden demek. O zaman konuş onunla. Ama o da diğerleri gibiyse ne olacak?"

"Dayı ben onu çok seviyorum. Diğerleri gibi olduğunu sanmıyorum ama bana demediği içinde kırgınım. Gelip konuşsaydı keşke."

"Belki sormak istedi ama yapamadı. Seni üzmek istemedi. Ne bileyim ya da başka bir şey oldu?"

"Bilmiyorum dayı. Ama öğreneceğim." 

Sınıfa geri döndüğünde boş sırada oturan kızı fark etti. Çantası orada olduğu için ilerledi ve oturdu.

"Sen niye buraya geldin?"

"Çünkü sıra arkadaşım buraya geldi."dedi en tatlı gülümsemesi ile. Elindeki çikolatayı ona uzattı.

"Özür dilerim Açelya. Sana demem gerekirdi ama öğretmen çağırdı o arada. Siz odaya girdiğiniz içinde diyemedim. Özür dilerim."

"Kırıldım."dedi gözlerinin içine bakarak.

"Haklısın. Kırdığım için çok üzgünüm." Kollarını hiç düşünmeden sardı boynuna. İçinde kabaran duygular ile o da sarıldı turuncu saçlısına.

"Seni dün gördük. O ihtimali düşünmek bile saçmaydı. Özür dilerim."

"Sana kızgın kalamıyorum. Affettim."dedi ve geri çekildi. Çikolatayı alarak ikiye böldü.

"Senin için aldım sadece."

"Paylaşmak hoşuma gidiyor."

Gülümseyerek aldı. O sırada diğer iki kızda başları eğik şekilde geldiler.

"Açelya biz özür dileriz."

"Sorun değil tamam."diye geçiştirdi onları. Ama sorundu işte.

"Dayın olduğunu bilmiyorduk."

"Bilseniz ne fark ederdi? Bana sormadan benim hakkımda böyle iğrenç şeyler demeniz beni ne kadar çok kırdı. Hiçbiriniz bununla ilgileniyor mu?"
Tüm sınıf sus pus olmuştu şimdi.

"Ya sormak aklınıza gelmiyor mu? Gözünüzde bu kadar mı düşük bir imaj çizdim? Hanginiz çekti o resmi bilmiyorum ama öğretmenler bulduğunda kendine iyi bir delik bulsun. Çünkü çok kötü şeyler olacak. O altına yazdığı pis imaları yedireceğim ona. Şimdi hepiniz kendi pisliğinizde utanmaya çalışın. Tabii insanlık duygunuz varsa. Pek sanmıyorum ya neyse."

Ezgi elini tutarak diğer iki kızıda yolladı. Yalnız kalınca onu kendine çekip yeniden sarıldı.

"Bugün bize gelmeye ne dersin? Beraber güzel bir gece geçiririz."

"Pek sanmıyorum."desede bu soru ile çok heyecanlanmıştı.

"Bence san. Eve gidip eşyalarını alırız ve bize gideriz. Sabah beraber okula geliriz hem. Çok güzel olur. Lütfen Açelya kırma beni."

Bu gözlerle ona bakarken nasıl kırabilirdi aşık olduğu kızı? O ona güzelce bakarken içinden her dediğini kabul etmek geliyordu. Ona sıkıca sarılmak ve asla bırakmak istemiyordu. Bu aşkı gün geçtikçe artıyor ve kocaman oluyordu. Gülümseyerek gözlerinin içine baktı.

"Seni kıramıyorum Ezgi."

"İşte bu yüzden kırma mavili. Bu akşam her şeyi geride bırakalım olur mu? Bizim beraber tamamlayacağımız bir hedefimiz var. Sen ve ben bu yolda beraber el ele verirsek hiçbir sorun kalmaz. Başkalarını önemseme."

"Ben sadece seni önemsiyorum."diyemedi ama bakışları ile bunu belli etmeye çalıştı.

BENİ SEV|g×gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin