Bölüm -10- ≈SESSİZLİK≈ "Part 2"

2.3K 122 2
                                    

Başımı yasladığım camdan yemyeşil bahçeye hayranlıkla baktım. Hava kararmasına rağmen bahçede koşuşturan küçük tavşanları görebiliyordum. Odamın kapısı çalındığında başımı doğrulttum ve boğazımı temizleyerek konuştum.

"Gel."

Kapı yavaşça aralandı ve Yankı başını içeriye doğru uzattı. "Gelebilir miyim ?"

Başımla onu onayladım, içeriye girip kapıyı kapattı. Oturduğum yatakta bağdaş kurdum ve ona baktım. Tereddütle yanıma geldi, yatağın ucuna oturdu.

"Yaptığın iyi bir şey değil, biliyorsun değil mi ?" Ne dediğini anlamıyordum. Neyden bahsediyordu ? "Insanlara zarar vermek yanlış bir davranış. O depodaki adamın tırnağını sökecek kadar ne ara vahşileştin ?"

Birkaç saniye okyanus mavisi gözlerinin içine baktım. Gözlerinin içinde kaybolmamak adına bakışlarımı camdan dışarıya, ay ışığında büyüleyici görünen bahçeye çevirdim. Kahvemi yudumlarken Yankı'nın varlığını yok sayıyordum.

"Daha ne kadar ben yokmuşum gibi davranacaksın Kiraz." Kulaklarım onun sesini duymak için bana yalvarıyordu. Onları azarlayarak oradan oraya zıplayan tavşanlara odaklandım.

Iki yetişkin, dört yavru tavşan vardı. Bir yavru dışında yetişkinler de dahil hepsi beyazdı. Sadece bir yavru onlardan aykırı bir şekilde siyahtı.

"Benimle konuşmak istemiyorsan bu fikrine saygı duyarım." dedi Yankı'nın sesi. Hazırlıksız yakalandığım için ne dediğini net bir şekilde duymuştum. Kulaklarım sesinin etkisiyle uğuldamaya başladı. Ayağa kalkıp kapıya doğru yürürken arkasından bakıyordum. Hücrelerim onun gitmesini engellemem için bana yalvarmaya başlamışlardı. Yankı kapıyı açtı, bana son bir kez bakıp odadan çıkarak kapıyı kapattı.

Kapalı kapıya bakarken iç sesim onu durdurmadığım için beni azarladı.

Kendi iç sesim bile bana düşmandı.

Birkaç saniye boş boş yerdeki tüyleri uzun halıya baktım. Kendime geldiğimde elimdeki boş bardağı uzanıp yatağın baş ucundaki komodinin üstüne koydum. Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtarak ayağa kalktım. Çıplak ayaklarım soğuk parke yüzünden uyuşsada onlara aldırmadan kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp dışarıya çıktım ve kapıyı kapattım. Merdivenlere yönelip alt kata indim. Yankı sağ ayak bileğini sol dizinin ustune atmış yayvan bir şekilde üçlü koltukta oturuyordu. Bir kolunu koltuğun yaslanma yerinin üzerine uzatmıştı. Diğer kolu koltuğun kolundaydı ve elinde yarısı bitmiş sigarası vardı. Beni gördüğünde sigarasını dudaklarına götürdü ve dumanı içine çekti. Dumanı serbest bıraktıktan sonra bana yandan bir bakış attı. "Nereye?"

Bakışlarımı ondan ayırıp 7-8 metre uzağımda olan kapıya baktım. Büyük ve hızlı adımlarla kapıya doğru yürürken iç sesim kaşlarını çatmış, kollarını göğsünde birleştirmiş, başını iki yana sallıyordu. Yankı'yı yok saymam hoşuna gitmemişti.

Kapıyı açtığımda soğuk hava tenime çarptı. Kapıyı arkamdan çekip çıplak ayaklarıma aldırmadan çimlere yöneldim. Islak çimler ayaklarımın altında ezilirken yavaşça tavşanlara yaklaşmaya başladım. Beni gören tavşanlar zıplamayı bırakmış, kulaklarını dikip dikkat kesilmişlerdi.

Yavrular ve yetişkinler hızla kaçmaya başladıklarında sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim. Tek isteğim yumuşacık görünen tüylerine dokunmaktı ama her yaklaştığımda kaçıyorlardı. Bana alışmaları için mutfaktan havuç aşırıp onlara veriyordum ama nafileydi.

"Nankörler." dedim homurdanarak. Eve girmek için arkamı dönüp bir adım atacaktımki tam dibimde siyah, ufak bir şey görmemle irkilip havada olan ayağımla geriye doğru bir adım attım.

Küçük siyah tavşan kulaklarını dikmiş bana bakıyordu. Yavaşça yere çöktüm, elimi başına doğru uzattım ve sevmeye başladım. Tüyleri göründükleri kadar yumuşaktılar. Sıcacık bir gülümseme yüzüme yayılırken bu tavşanı eve sokma ihtimalimi değerlendiriyordum.

"Evimde oradan oraya zıplayan bir haşere istemiyorum."

Duyduğum sesle irkilip başımı kaldırdım. Küçük tavşan ürküp kaçmıştı.

"Sesli mi düşündüm?"

Caner beni başıyla onayladı. "Bu soğukta ne yapıyorsun dışarıda?"

Doğrulup eve doğru yürümeye başladım. İç sesim bu sefer gülümsüyordu. Caner'i orada öylece bırakmam hoşuna gitmişti. Eve girip mutfağa yöneldim. Son günlerde yediğim tek şey olan sucuk ekmek ikilisini yapmak için buzdolabından sucuğu çıkardım, sepetteki dilimlenmiş ekmeklerden iki tane alıp tezgaha koydum, dolapları kurcalayarak tavayı buldum, ocağı yakıp tavayı ocağa koydum ve sucukları doğrayıp tavaya attim.

Piştiklerine karar verdikten sonra ekmek dilimlerinden birinin üzerine sıraladım. Diğer dilimi alıp üzerine kapattım.

Bana göre sandiviç olan sucuk ekmeğimi alıp merdivenlere yöneldim. Üst kata çıkıp odama girdim ve kapıyı ayağımla iktirerek kapattım. Odada dolanarak açlıktan gözüme çok lezzetli görünen sandiviçimi yedim.

Ellerimi odadaki banyoda yıkayıp yatağıma kıvrılarak uykunun bilincime saldırmasına izin verdim.

EROİNWhere stories live. Discover now