Bölüm -26- ≈VE, AŞKINDAN ÖLDÜ PİRAYE≈ "FİNAL"

1.2K 58 7
                                    

Kanımdaki yüksek alkol ve uyuşturucu yüzünden başım dönüyordu. Dans eden terli bedenlerin arasında sağa sola savrulup duruyordum. Yorulup bar tezgahına yaklaştım ve tabureye oturdum. Aptal gibi gülüyordum. Gözümün önüne düşen görüntüyle daha çok gülmeye başladım. Arya Yankı'ya sarılmıştı. Kahkaha attım. Benim sarılarak uyuduğum bedenin yanında şimdi Arya vardı. Kahkahalarımın arasından barmene baktım. Bana garip bakışlar atıyordu. "En ağırından bir içki!" dedim gülerek. Barmen şüpheli bakışlarla önüme bir bardak bıraktı. Kehribar rengindeki içkiyi bardağa doldururken büyülenmiş gibi izliyordum.

Barmen bardağı doldurur doldurmaz fondip yaptım ve bardağı masaya vurarak bağırdım. "Bir tane daha!" Güldüm. "Ve bir dal sigara istiyorum." Barmen onaylamazcasına başını iki yana salladı. "Çok içtin."

Acı çeker gibi güldüm. "Benim ne yaptığım kimsenin umurunda değil. Hem biliyor musun? Bu gün benim doğum günüm. Yirmi yaşıma bastım." Barmen hiçbir şey söylemeden önüme bir bardak daha içki koydu ve cebinden çıkardığı paketi de bardağımın yanına koydu. "Çakmak, içinde."

Paketten bir dal çektim ve dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Çakmağı da alıp yaktığımda derin bir nefes çektim. Dumanı dudaklarımın arasından dışarıya bıraktığımda "Bir fırt daha çekersem belki zaman yavaşlar." diye mırıldandım ve bir nefes daha çektim. Tezgahın üzerine külleri silktim ve içkimi fondipledim. Mutsuzdum, yorgundum, yalnızdım. Barmenin şüpheli bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Muhtemelen bana acıyordu. Yalnız, çaresiz, dağılmış, zavallı. İnsanların gözünde bu kadardım işte. Ne eksik ne fazla. Sadece basit bir kız.

Kendimi iğrenç hissediyordum. Yankı'yı savunmak adına çabalarken tecavüze uğramıştım. Ve o Arya için beni kurban etmişti.

Nazım, Vera için Piraye'sinden vazgeçmişti.

Bardağımı masaya hafifçe vurdum. "Bir tane daha." dedim yorgun bir sesle. Barmen gözlerini devirdi ve içki şişesini önüme koydu. Başımı elime yasladım ve mırıldandım. "Zeki çocuk."

Şişeyi tepeme dikerken sert içki boğazımı yakmıştı. Bir anda şişe elimden çekildiğinde şaşkınlıkla arkamı döndüm.

Gözlerim okyanus mavisi gözlerle buluştuğunda iç sesim sevinçle havaya zıpladı. İç sesimin aksine sevinmemiş, öfkelenmiştim. "Sen hala benim karşıma ne yüzle çıkarsın!" diye bağırdım. Kontrolümü kaybetmiş gibi davranıyordum. Bar taburesinden indim ve onu sertçe ittim. Müzik kesilmişti ve herkes bize bakıyordu. "Siktir git, o barbie bebek sevgilinin etrafında dolaş!"

"Bi' dinle," dedi itiraz ederek. Öfkeyle bağırdım. "Sen seçimini yaptın!" Öfkeyle karışık güldüm."Sen, yere göğe sığdıramadığın Piraye'ni bıraktın ve Vera'nın kollarına atladın." Ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Seni onlara vermeyecektim. Amacım onları tuzağa düşürüp seni vermeden Arya'yı almaktı!" O da sinirlenmişti. "Yapma böyle, miniğim." dedi yorgun çıkan sesiyle. "Daha önce de affettin beni." Tereddütle baktı bana. "Şimdi de affet."

Güldüm. "Nazım ve Piraye'nin hikayesine benzettin bizi." Merakla kaşlarını kaldırdı. "Hikayede Piraye defalarca Nazım'ı affediyordu. Ama sonunda aşkından ölse de bırakıyordu onu."

"Bu bir veda mı?" dedi alayla. Başımı iki yana salladım ve yanından geçip barın çıkışına yöneldim. Peşimden geldiğini hissedebiliyordum.Bardan çıkıp yön duygumu kaybetmiş gibi sendeleyerek yürümeye başladım. Kolumdan tuttuğunda öfkeyle çektim kolumu ve bağırdım. "Bırak peşimi!" Elimi saçlarımın arasına daldırdım ve öfkeyle çektim. "Ne istiyorsun benden!"

Sustu. Öylece yüzüme baktı. Bağırdım. "Bu güne kadar sevilmemiş olmam benim de sevemeyeceğim anlamına gelmez!" Ellerimi öfkeyle saçlarımın arasndan geçirdim. "Benim de duygularım var! Ben de kıskanıyorum, seviyorum, ağlıyorum! Acıya dayanıklı olmam bunu hakettiğim anlamına gelmez." Sesim sonlara doğru şiddetini kaybedip bir fısıltı gibi dökülmüştü dudaklarımdan. Gözlerim ceketinin açık olan önünden gözüken belindeki silaha takıldı. Yavaşça yaklaştım ona. Ne yaptığımı çözmeye çalışır gibi baktı gözlerimin içine. "Arya mı? Ben mi?" dedim usulca. Şaşkınlıkla baktı bana. Dudaklarını bir şey söylemek için araladığında belindeki silahın kabzasını kavradım ve hızlıca çekip geriye doğru birkaç adım attım. Silahın namlusunu ona doğrulttuğumda şaşkınlıkla dudaklarını araladı. "Ne yapıyorsun?"

Namluyu kalbimin tam üstüne dayadım karar değiştirerek. Elini bana doğru uzattı ve telaşla konuştu. "Kiraz, miniğim, sakin ol." Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken bağırdım. "Kes sesini!" Acı içinde güldüm.

"Ve aşkından öldü Piraye, yine de dönmedi Nazıma."İç sesim başıyla beni onayladı. Artık yapmamız gerekiyordu. Kararımızı almıştık. Artık acı bitmişti. Ve tetiği çektim.

Kulaklarım uğuldarken Yankı'nın korku dolu sesini duydum. Ve yere düşüp başımı vurduğumu hissettim. Ardından gözlerim kapandı.

~SON~ -Mutsuzundan.-

----

Merhaba,

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, ben bu kitabı 2014'ün Kasım ayında yayınlamaya başladım. Öylece yatakta uzanırken aklıma gelen bu kurgunun her geçen gün zihnimde nasıl şekillendiğini çok iyi hatırlıyorum. O zamandan beri yanımda olan, hikayemi okuyup oy veren, yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum. Hikayeyi bitirmemin nedeni ise yazacak bir şey bulamamam. Uzatıp saçmalamak yerine tadında bırakmayı seçtim. Bir de hikayeyi kütüphaneden çıkarmayın, yeni bir hikayeye başlarsam buradan duyuracağım. Kendinize iyi, bakın. Seviliyorsunuz. Belki söyleyen olmamıştır, belki bunu duymaya çok ihtiyacınız vardır diye söylüyorum; İstediğiniz her şeyi başarabilecek güçtesiniz. Sizi aşağılayan, size yapamayacağınızı söyleyenlere cevabınızı başarınızla verin.

Ve son olarak;

Ve son olarak;

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
EROİNTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon