Bölüm -18- ≈İHANET≈ "Part 1"

1.6K 79 2
                                    

•Yankı'dan•

"Önce kızı vuruyorsun, sonra da hiçbir şey olmamış gibi sana sarılmasını mı bekliyorsun?" dedi annem.

"Mecbur kaldım. Yoksa yine kaçacaktı." dedim sıkıntıyla. Yarım saattir ona kızı vurmak zorunda kaldığımı, isteyerek yapmadığımı anlatmaya çalışıyordum.

"Bırak, gitsin. Ne zorun var kızla?"

Sinirim iyice arttığında elimi saçlarımın arasından geçirdim ve sakinleşmeye çalıştım. "Ben onu vurmasaydım Barbaros vuracaktı. Tek fark o, kızı öldürürdü. Bense sadece yaraladım."

"Kızın sakat kalma ihtimali var lan!" diye bağırdı baba demeye utandığım adam. "Sen zaten kendi başındaki pisliklerin içinde öleceksin! Bari kızı yanına çekme!"

"Beni hayatım sizin yüzünüzden mahvoldu ulan!" diye bağırarak karşılık verdim. " Sizin pizliklerinizi Barbaros temizledi. Karşılığında beni ona verdiniz! Daha yedi yaşındaydım lan! Küçücük bir çocuktum!" Öfkeyle yerdeki tenekeye tekme attım. "Emin olun acil bir durum olmasaydı sizden yardım istemezdim."

Onlara arkamı döndüm ve yerleri titretecek adımlarla karanlığa doğru yürüdüm.

•Kiraz'dan•

Bakışlarımı bana kızım diyen adama çevirdim. "Kaç," dedi adam yavaşça. Orta yaşlı bir adamdı.

"Ne?"

"Gel, kurtarayım seni şu adamlardan." dedi ve elini bana doğru uzattı.

"Kendim kurtulurum." dedim çenemi dikleştirip.

"O bacakla mı?" diye sordu eliyle pantolonumun kan olmuş kısmını işaret ederek.

"Evet,"diye diş biledim. "N'olmuş?"

"Kiraz!" Yankı'nın sesi duyulduğunda adam telaşlandı. Yanıma gelip parmaklarını bileğime doladı ve beni çekmeye başladı. Tek ayağımın üzerinde sekerek ona ayak uydurmaya çalıştım ama sonucunda yere kapaklandım. Bileğimi bırakmadan diğer eliyle dirseğimden tuttu ve beni yerden kaldırdı. Bileğimi bıraktı ve eğilip bir kolunu bacaklarıma doladı. Aniden havalanırken çığlığı basmıştım. Ama bu çığlık ani hareketinden dolayı değil de tam yaramın üzerine kolunu dolaması yüzündendi.

"Biraz sessiz olsana kızım." dedi ben onun omzundan aşağı sarkarken.

Ormanın içine doğru yürümeye başladığında çırpındım ve "Bırak beni!" diye çığırdım. Beni duymazdan gelince bir elimle sırtından destek aldım ve diğer elimle saçlarını kavrayıp geriye doğru çektim. Acıyla inledi ve beni yere attı. Bacağımın acısıyla çığlık atarken yine Yankı'nın sesini duydum.

"Kiraz!"

"Kiraz'ın batsın!" diye çirkef bir şekilde bağırdım can havliyle.

"Sizi karşı karşıya getirip kapışmanızı izlemek isterdim ama hemen gitmemiz gerekiyor." dedi adam. Öfkeyle ona baktığımda o çoktan beni kucağına almıştı.

"Bırak lan beni!" deyip çırpınmaya başladım. Beni aniden yere bıraktı, şaşkınca ona bakacağım sırada kafama sert bir darbe aldım.

Gözlerim kararırken başım toprak zemine düştü.

-----

"Yankı'ya güvenmemem gerektiğini biliyordum." dedi tanıdık ses. Başımın arkasındaki sızı kendini iyice belli ederken göz kapaklarım birbirine yapışmış gibi hissediyorum.

"Neredeyim?" dedim pürüzlü bir sesle. Gözümün önünde siyah bir perde var gibiydi. Belli belirsiz şekillerden başka hiçbir şey göremiyordum. Gözlerimi sıkıca yumdum

"Uyuyan güzel uyanmış." dedi yine o tanıdık ses. Bir el saçlarıma daldı ve beni yattığım yerden kaldırdı. Acıyla çığlık atarken kendimi çok halsiz hissediyordum. Kollarımdaki güçlü eller beni tutmasaydı yere yığılırdım.

Gözlerimi zorlukla araladım ve karşımdaki kişiye baktım. Bütün sersemliğim bir toz bulutu gibi dağılırken dudaklarımın arasından tek bir isim çıktı.

"Caner?"

•Yankı'dan•

Daha da hızlı koşmaya başladım. Ormanın içine daldım ve bağırdım. "Kiraz!"

"Kiraz'ın gitti, Yankı."

Gözlerimi yumdum. Gözlerimi açtığımda bir öfke damarlarımda inledi. Hızla arkamı dönüp Barbaros'a doğru yürüdüm. Yüzüne yumruk attım ve bağırdım. "Ne yaptın lan kıza!"

Yana savrulmuş başını kaldırdı ve gülümsedi. Dudağı patlamıştı. "Caner," dedi daha da sırıtıp. "Caner bize savaş açtı."

"Ne savaşı?" dedim şaşkınlığımı gizleyemeyip.

"Piç kurusu, kendini bir şey sanıyor." dedi ve ciddileşti. "Elinde büyük bir hazine tuttuğunun farkında bile değil."

"Hazine?" dedim hiçbir şey anlamayarak.

"Kiraz," dedi ve güldü. "En büyük hazine, o."

•Kiraz'dan•

"Seni pislik herif! Öyle bir şeyi asla yapmayacağım!" Öfkeyle bileğimdeki kelepçeden kurtulmaya çakıştım.

"Uslu bir kız olmazsan canın yanar." dedi Caner. Güldü. "Yankı ve seni karşı karşıya getirmek eğlenceli olacak."

"Asla öyle bir şey yapmayacağım!" diye bağırdım bileklerimi kelepçelerden kurtarmaya çalışırken. Beni boş, zindan gibi bir odaya götürmüşlerdi ve elerimi kelepçelerle duvardaki halkalara bağlamışlardı. Yerde oturuyordum ama kollarım yukarıda kalıyordu.

"Göreceğiz." dedi ve yanındaki izbanduta işaret verdi. Adam cebinden bir çakı çıkardı ve bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Kaç tane ile başlayalım, patron?" dedi iğrenç bir şekilde sırıtıp.

"Yirmi." diye cevap verdi Caner.

"Orospu çocuğu!" diye bağırdım.

Adam koluma parmaklarını doladı ve çakıyla bir çizik attı. Neredeyse çığlık atacaktım, son anda kendimi frenledim. Adamın yüzü çığlık atmamın beklentisiyle yumuşamıştı. Çığlık atmadığımı görünce kaşları çatıldı ve bir çizik daha attı. Dişlerimi kırarcasına birbirine bastırdım ve çığlığımı yuttum. Bakışlarımı koluma çevirdim. Bileğimle dirseğim arasındaki o bölgeden kanlar akıyordu.

"Bakalım ne kadar dayanabileceksin?" dedi Caner. Ardından yavaşça odadan çıkıp gitti.

"Göreceğiz." diye tısladım arkasından.

Biliyorum, çok beklettim. Kıyamayıp yayınlamaya karar verdim. Bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum.

Seviliyorsunuz.

EROİNWhere stories live. Discover now