42. BÖLÜM"Daha niceleri.."

8.4K 474 34
                                    

*

"Ah adam ah! Ne işin vardı sanki ağaç tepelerinde?!"

Genç kadının bilmem kaçıncı sistemi üzerine adam derin bir oflama ile evin kapısından içeri girdi. Uçurumdan bu yana geçtikleri Her sokakta kadın kimi zaman tatlı bir sitemle kimi zaman ciddi bir azarlama ile sıralıyordu sözlerini. Bu anlarda adam ise tek bir kelam etmemiş yalnızca artık evine ulaşmak istemişti. Nitekim en sonunda sıkılmış oflayarak tepkisini belli etmeye başlamıştı.

Lakin asla sinirlenmemişti. Çünkü biliyordu, evhamlı karısının tüm endişesi yine onun içindi.

Onun ardından içeri giren kadın ayakkabılarını acele ile indirip yeni bir siteme hazırlanıyordu ki odanın girişinde olan adam geri dönüp "Yahu tamam be kadın!" diyerek girdi odaya.

Huysuz bir tavırla gözlerini deviren Melek onun ardından girip "Sen önce sakarlık yap sonra da kimse bahsetmesin. Oldu!" diye cevap verirken adamın az ötesine, sedire attı kendini.

O kayınvalidesinin nerede olduğu hakkında kendi içinde fikirler üretirken kocası kırık bir şekilde onu izliyordu. Elbette güzel karısının endişesine hak veriyordu. Lakin tüm bu tavırları nedeniyle kaçırdığı bir şey vardı ki yaşadıkları onca güzel an ve kendine zarar verme pahasına hazırladığı sürpriz şu anda heba oluyordu. Neyse ki tüm her şey sonlandığında fark etmişti karısı. Yoksa zehiri yaşayacaklar, belki de tartışacaklardı.

Elbette sırf bir sürpriz yaptı diye bunu gözüne sokarcasına her daim gündeminde tutmasını istemiyordu ama bahtsız karısının da biraz olsun geçmişini düşünmeden mutlu anılar biriktirmesini her şeyden çok istemişti sadece. "Ne düşünüyorsun güzel karım?" diye sordu kırık tebessümü eşliğinde. Öyle ki çok komik görünüyordu kadın. Onun kimi zaman kendi kendine fısıltı ile konuşup çevresine bakılması ya da yüzünü şekilden şekile sokması her şeye rağmen güldürmüşdü yüzünü.

Fakat Melek diktiği burnunu indirmeden ona yandan bir bakış atıp kollarını önünde bağladı. "Ben seninle konuşmuyorum!" diye çıkıştı huysuzca.

Genç adam anlık bir şaşkınlık yaşasa da onu alttan almaya karar vermişti. "Kendime bilmeden zarar verdiğim için yine bana kızıyorsun, farkında mısın güzelim?"

Sözleri üzerine gözle görülür bir şekilde çökmüştü Melek. Yönünü söylediği her şeye rağmen alttan alan kocasına çevirdi. Sarkık dolgunluklarını aralayıp derin bir soluk saldı çevreye. "Ne yapayım kıyamıyorum sana işte" diye itiraf etti küçük bir çocuk edasıyla.

'Hah!' diye bir tepki geçirdi içinden adam. Tam da bu yenilgiyi bekliyordu işte! Hiçbir şey demeden uzandı karısına. Kavradığı omuzlarını kendine doğru çekip yasladı göğsüne. "Ah be meleğim" diye mırıldandı karısının başına minik bir buse kondururken. "Sen ne merhametli kadınsın"

Melek'in yaşadığı duygu yoğunluğu nedeniyle gözleri dolarken adamın çehresine tutundu hemen. "Bugün çok güzeldi, teşekkür ederim. Sana minnettarım adamım" diyerek minnetini tüm ışıltısıyla da belli etti. Boğuk sesi ile sıraladığı sözcükler üzerine ona üstten bakan adamın yüzü her saniye daha da sertleşmişti. İyice sarmalayıp kendini çekerken kadını, avucunu ona temas eden elinin üzerine kapattı. "Sakın" diye kesti onu kısık ama sert sesiyle. "Sakın Ben dahi olsam minnet duyma kimseye sevdam. Bunlar senin hakkın, değersin tüm bunlara ve daha fazlasına"

Serhat'ın sözleri hayranlık olarak yansımıştı Melek'in gözbebeklerine. Kocasının elbette görünüşü, heybetli, tavırları, sesi gibi birçok özelliği onu çekiyordu kendine lakin tüm bunların yanında düşünceleri de dehşet verici derecede naifti. Öyle ince düşünceleri ve fikirleri vardı ki sorgulamamak ya da akımına kapılmamak elde değildi. Dehşet verici olan yanı ise şüphesiz nadir oluşuydu.

DELİ GÖNÜLWhere stories live. Discover now