19. BÖLÜM: "Hakikat"

11.5K 791 94
                                    

*

"Hemen o şikayeti geri çekeceksin!"

Afallamış bir şekilde uzaklaşan adam onun hemen arkasından nefes nefese bir şekilde kapıdan giren Musa'yı gördüğünde gergince yutkunarak kıza döndü. "Ne-Neyden bahsediyorsun sen?" dedi içine kaçmış sesiyle.

Kavradığı yakaları kendine çekerken sertçe silkti kız. "Bana bak Çakal!" diye tısladı adeta dişlerinin arasından. "Ne dediğimi ikimiz de çok iyi biliyoruz. Şimdi hemen o şikayeti geri çekeceksin ve yaptığın kalleşliği biraz olsun temizleyeceksin!"

Ardından iğrenircesine adamı iterek uzaklaştı ondan. Parmağı tehditvari bir edayla kalkarken "Yoksa andım olsun çeker vururum seni, yaparım! Onun yarım bıraktığı işi tamamlarım!" diye yükseltti sesini. İçinde verdiği savaşı kimse bilemezdi. Karşısındaki adamın ona yaşattıkları bir bir darbeler atarken ruhuna, burada onun gözlerine bakıp dik durmaya çalışmak çok zordu. O kara gece yaşadıkları, onu istemeye kalkışması, vurulması ve üstüne sıçrayan kanları...

Şöyle bir baktı haline yüzünü buruşturarak. Kanlı elleriyle tuttu yakasına baktı. Ondaki kurumuş kızıllık adamın üstüne geçmemişti bile. Belki kuruduğundan belki de onun pisliğine bulaşmak istemediğinden.. 

Fakat olaylar Cengiz tarafında çok farklı durumdaydı. O henüz Melek'in yaptığı hiçbir şeyi bilmediğini sanıyordu. Bu yüzden de pişkinliğine devam edecekti. "Beni ne hale soktu o adam, Melek görmüyor musun?!" diye sorma gafletinde bulundu.

Bu bu sözler karşısında dumura uğradı kız. Nasıl böyle bir cümle kurabilirdi. Alay ile karışık bir şaşkınlık nidası kopardı. Gözü dönmüşcesine "Sen!" diye bağırdığı an nerede olduğunu hatırlayabildi ancak. Arkasından gelen ayak sesleri ile çevirdi başını kapıya doğru. Peşinden koşarak gelen üç ağabeyi ve doktor anlamsız gözlerle onları izliyorlardı. Hayır, Şimdi onların önünde her şeyi açık edemezdi fakat pişkin pişkin ona karşı çıkan adama da haddini bildirmesi gerekiyordu.

Hızla ona dönerek "Ne diyorsun sen ya?!" diye sordu alayla. "O orada olmayı hak etmiyor, tamam mı?!"

"Diretme Melek, çekmeyeceğim!" dedi Cengiz kısık sesiyle. Onunla geçen gece Musa ile konuştuğu gibi üst perdeden konuşamıyordu. Onunla bakışmak dahi tüm cesaretini kırıyorken ağır ağır kavuran vicdan azabı onu daha fazla üzmesini engelliyordu. Lakin Serhat'ın tekrar serbest kalmasını da göze alamazdı.

Onun itirazı sonrasında oluşan hareketlilikle biraz daha geriye çekti kendini. Fırat ona atılmak için hamle yaptığı sırada diğerleri tarafından engellenmişti.   

Melek alaylı tavrını bırakıp ruhsuz bir edayla "Çekeceksin!" diye tekrar etti harfleri bastıra bastıra.

Cengiz "Hayır, bana tekrar zarar vermesini göze alamam" diye karşılık verdiği an hızla yapıştı tekrar yakalarına.

Onun o saniye yok olmasını sağlayacak kadar öfkeli ve delici bakışlarını ondan çekmeden yaklaştı kulağına doğru. Ve kulağına fısıldadığı cümleler. Cengiz'in bakışlarını yırtılacak derecede açıp diğerlerine bakmasın sağlamıştı. Kulağına "Senin bana verdiğin zararın yanında o hiçbir şey" diye fısıldamıştı.

Kapının önünde onun tepkilerini tetikte izleyen adamlardan çekip yutkundu zar zor. Ve kızın devam etmesini bekledi çaresizce. "İşler daha kötü olmadan bu meseleyi bitir!" diyordu.

Hayır bunu göze alamazdı. Önce kendini sağlama alması gerekiyordu. Kız geri çekilirken hızla diğerlerine bir bakış daha atıp "Seninle yalnız konuşmak istiyorum" dedi.

DELİ GÖNÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin